25 Mart 2012 Pazar

ÇIRAKTAN - KALFAYA

 
  

Kitabı okumak için tıklayınız:
Click here to view Kendimizi Bilmenin Neresindeyiz.
         
 
Çırak, iş işler, taşını yontar, denileni yapar. Planlanmış, programlanmış olan işleri yürütür. Karanlıktan aydınlığa yeni çıkmış, yeniden doğmuştur. Bulunduğu yere kendi gelmemiş, birileri onu seçmiş getirmiştir. Kendinin ne olduğunu dahi bilmez durumdadır. Işık ile karşılaşmamış, nuru görmemiş, henüz hitap duymamıştır. İşin başlangıcında, yolun başındadır.
Çıraktan beklenen yalnız denileni yapması, söyleneni dinleyip öğrenmesi, öğrendiğini uygulamasıdır. Bütün yapacağı iş, fiil, çalışma, gayret ve uygulama yani kısaca ef’aldir. Bir mabed inşasında işçilik.
Kalfa ise, bir sıfattır. Her iş bir sıfatla yapılır. Yaptıklarımızı bir baba olarak, amir veya memur olarak, bir marangoz veya tornacı olarak yaparız. Burada esas olan sıfattır, yapmaktan çok yaptırmak, öğrenmenin yanında öğretmek. Öğreterek öğrenmedir. Öğretmen, öğrencilerin arasına karışabilir, onlardan biri gibi davranabilir, sevecen olur yakınlık gösterir. Ancak, her an, sınıfta yalnız öğretmen “buraya kadar çocuklar şimdi sınav zamanı” diyebilir. İşte fiil ile sıfat arasındaki fark.
Kesret aleminde, misal dünyasında, çok kişi var, çok şey oluyor gibi görünse de varlık birdir ve tektir. Maddenin katı, sıvı gaz hali gibi hayat tektir ama halleri çoktur. İlim birdir uygulaması çoktur. Esması bir müsemması sonsuzdur. Masa kavramı birdir ama masa çeşitleri sonsuzdur.
Kalfa, mabedin artık doğudan batıya uzandığını ve güneyden kuzeye yayıldığını idrak etmiştir. Evreni kaplayıp herşeyi kapsadığını bilir. Planlanmış olan programın tümüne hakimdir. Fiilin hangi sıfatla yapıldığını anlar. Amacın ortak ve tek olduğunu, yapı mabed olduğuna göre, orada kimin kim için ne yapacağını bilir. Orada Ademi kendi suretinde yaratıp kendi ruhundan verenin anılacağını kavrar.
Hangi sıfatla hangi işi yaparsak yapalım bizim bir kişiliğimizin olduğunu da unutmayalım. Herkes kendi kişiliğine göre yapar yaptığını. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Kişi yedisinde ne ise yetmişinde de odur. İşi aynasıdır kişinin, kişiliğinin. Lafına bakmasanız da olur.
Zat-ı muhterem üstadlarım, kardeşlerim, Hak erenler diyarı kültürümüzün iki kavramı olan ef’al ve sıfatın tanım ve tarifiyle çıraklık ve kalfalığı anlatmaya çalıştım. Bunları en iyi birleştiren kardeşimizden birini, Hasan Ali Yücel’i, “Tevhid” kitabındaki deyişiyle bir kere daha anmak güzel olur :
Tefsiri bu yoldadır, (dört) kitabın:
Senden sanadır bütün hitabın.
Yeni kalfa kardeşim hoş geldin, geçişin hayırlar uğurlar getirsin hepimize.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder