16 Mart 2020 Pazartesi

Say Kanunu: Say ve İçtihat


Say Kanunu: Say ve İçtihat
Beyin hücreleri nöronlar ve Zihin Bilim alanındaki son bulgular şaşırtıcıdır. “İnsan beyni büyük bir bilgi işlem merkezi gibi çalışır. Her nöron diğer 15.000 kadar nöron ile elektriksel haberleşme yapar. Nöronlar, elektrik üretir, kodlar, mesaj gönderir, mesaj alır, çözümler, anlar ve ilgili diğer nörona tekrar kodlayıp gönderir. Yani her nöron günümüzün ‘röle istasyonları’ gibi çalışır. Her insan, bir başka ilişkiler halinde olan, özel bilgi işlem programları topluluğudur. Kişi Bilinci, Kozmik Külli Bilinç içinde yer alan, onun bir parçası olarak çalışan, Cüzî bir bilinçtir. Beyin en iyi bilgi işleyen organ değil, ‘Yaşamın’ kendisi ‘Üst Sistemdir’ ve bilgiyi daha iyi işler. Özgür irade yoktur. Evrenin tüm kuvvetleri, birbirleriyle, matematiksel olarak modellenebilir ve Bağlantısal Bütünsellik oluşturacak şekilde bağlıdır. Her nöron ve her zerre birbiriyle sürekli etkileşim ve iletişim içindedir. Yaşam Sistemi içinde DNA, RNA ve Proteinler her an birbirlerini değiştirecek şekilde çalışır. Her şey, her an, bir diğer andan farklı bir ‘hal’ içindedir.” Prof. Dr. Türker Kılıç.
“Ey insan sen, mevt ile rabbine gitmekte say ve içtihat edicisin. Sen, bu çalışmanla Rabbinle buluşan olursun.” (84 İnşikak, 6) Yaşar N. Öztürk’ün tercümesinden: “Ey insan, sen Rabbine varmak için çok didinecek, sonunda O'na kavuşacaksın!” Bir nöronun, bilgi işleyerek evrendeki tüm kuvvetlerle Bağlantısal Bütünselleşebilmesi, bir ve entegre olması, Evrenle bütünleşmesi gibi; ‘kul da çalışarak, içtihat edebilir, Rabbi ile kavuşabilir’ deniyor.
“İnsanların malı, ilimleridir, kalp, ilim ile kuvvetlenir, ilim kalbin malıdır.”  (2 Bakara, 177) İlgili diğer ayetlerle sentez edildiğinde, kalbin bireysel, küresel ve evrensel olmak üzere üç aşaması olduğu söylenebilir. İnsan kalbi, tüm evereni kapsayabilir, hatta müminin kalbine Allah sığabilir. Bu nedenle Hakkın, «Ben insanları, bana arif olsunlar, beni bilsinler, diye halk ettim» dediğine inanılır. “Her şey kendi ilmi ile bilinir, kul da, Allah da. Her kişinin ezeldeki istidadı, fıtratın aslı ve esası itibariyle birdir. Ancak yaradılışından itibaren, her insan bir diğerinden her şeyi ve özelliğiyle farklılaşır, tektir, birdir, farklı bir bütündür.  Her kişi için birlik, bütünlük ve teklik geçerlidir. Çalışma ibadeti sonucunda belirli bir miktar kazanç beklenmez, ne gelirse haktandır denir ve sonuç dua ile talep edilir. (4.32)
“Siz, nefsinizle ve nefsinizin sıfatları ve fiilleri ile baki kaldığınız müddetçe iradeniz, mücerret bir temennidir. Temenni ise mümkün olmayan bir şey'i talep etmektir.” (4 Nisa, 122) Ergenlik yaşına gelen kişinin benliği oluşmuştur. Önce bu benlik nedeniyle kişi muhatap alınır, kutsal mesajlarla hitap edilir. “Kişi öğrendikçe Allah’a yaklaşır, önce ‘Halil’, seven olur, aşk ateşine atılır; sonra ‘Habib’, sevilen olur.” (4 Nisa, 125) “Çalışmayı terk ederek kemali talep etmek haramdır.” (5 Maide, 3) “Bilenler, bilgileriyle Allah’ı bilir, ancak çoğu bunu bilmez.” (6 Enam, 37) “Suretler, ilmin aynidir. Göklerde ve yerde, bir zerre miktarı ilminden hariç olamaz” (6.59) “Siz, Hakk’ın hıfz edicilerinden, ilim yüklenebilen kuvvetlerinden, oluştunuz. Siz, bu güç ve kuvvetlerin cisimlenmiş halisiniz. Bedenlerinizden soyunmanız halinde durum apaçık görünür. Cismani organlar, hal lisanı ile yapılanları hatırlar ve açıklar. Hafıza semavi bir güçtür, yapılanları aşikâr eder.”(6 Enam, 61)
“Her şey Rabbin iradesiyle ve ilmindendir, ilmi her şeyi kapsar, yönetir.” (6 Enam, 80) “Halinizin, halden hale döndürülmesine, başka kalıba sokulmasına kadir olan Zattır. Ruh nuruyla kalp danesini yarıp, kalp danesinden ilimleri ve bilgileri ve kalp nuruyla nefis çekirdeğini yarıp nefis çekirdeğinden güzel ahlâkı çıkarıcıdır.” (6 Enam, 95) “Ruh semasından ilim suyunu indirir, ilmî imanla iman edenler için büyük alâmetler vardır.” (6.99) “İnsana rahmet olarak bir nimet versek ve sonra onu geri alsak isyan eder, üzülür. Ferahlık versek iftihar eder sevinir. İnsandan, kazanması için çalışması beklenir ama kazancının olup olmaması ve ne kadar olacağı Allah’ın takdiridir. Çalışmasının karşılığını aldığını düşünerek Allah’ı unutması ve mahcup olması gerekmez. Bollukta ve darlıkta, neşede ve kederde, her hal ve koşulda, Hak’tan uzak olmamalı, onu unutmamalı. Unutan kişi unutulur, Hak da onu unutur. Sıhhat, sağlık ve nimet verilirse, önce kalpten, onları haktan bilmeli ve vereni bilip görerek onun rızası için kullanmalıdır.” (11.9)
İnsan çalışarak, gayret ederek, kendi kalbinin malı olan ilmini öğrenmeli, sonra bilinenleri içtihat, sentez ederek, bağlantısal bütünselliğin de ötesinde, ‘Bilinmeyi Seveni’, her an bir şende olanı bilmelidir. Rahmanî rahimsi, deryanın bir damlası, olduğunu idrak edebilir.
Umarım biz de nasıl bir bütünün parçası olduğumuzu idrak edebiliriz.