4 Eylül 2020 Cuma

İnsan İsrafı

 

İnsan İsrafı

‘Ye, iç, israf etme’ her insanın tavsiyesidir. Kıt ekonomik kaynakların en verimli kullanımı amaç edinilse de Dünya kaynakları çağımızda çok kötü kullanılmaktadır. İnsanlığı tehdit altında tutan virüs salgını, bu kötü kullanımı hatırlatabilir. Virüs nedir, insanlığı nasıl etkiliyor, hikmetini öğrenmek gerek; can nedir, canlılık nedir; can başka canlı başka, can ama canlı değil; canlının yaşamında, bedenin önemi nedir? Çevreye zarar veriyorsa, kemale ermeyen ve ‘insanlığını israf eden’ beşerden söz edilebilir. ‘Evren, dayanışma, iletişim ve etkileşim içinde bir bütündür, zarar veren zarar görebilir’. Aklını, yalnız bedensel, nefsanî alanda koşturan, kalbe çıkamayan, zarardadır, zarar verir, kendini israf ediyor olabilir!

Salgın vesilesiyle bilimsel analizler yeniden değerlendirildi. “İnsanlardan ağaçlara, canlıların hücrelerinde iki ortak özellik vardır, birisi çekirdekte ‘bilgi depolanması’, ikincisi çevresinde ‘enerji akımı’ olmasıdır. Metabolizma, enerji akımını düzenler, depolanmış bilgiye uygun çalışır, yeni moleküller inşa eder ve eski molekülleri parçalar verimli kullanır. Virüsler âleminde, kullanım kılavuzu olan metabolizma ile genler arasındaki bağlantı kopuktur. Viral genlerin, hücresi, maddesi, vücudu ve metabolizması yoktur. Virüsün alt parçaları ‘virionlar’, genlerin paketlenmiş disket halleridir ve cansızdırlar. Virion sadece bir organizasyon, aranjman, düzenleme, örüntü, yazılım, bir alt programdır. Virüs ise bir proses, süreçtir, bir ‘şey’ değildir, sanal bir organizmadır. Virüs bir ‘canlı’ değildir ancak diğer canlıların hücrelerinde canlanır ve içlerinde sadece kendi bilgilerini üretir. Uygun bir hücreye girdiğini algılar, hücre içinde bulunan malzemeleri kullanarak hücrenin DNA’sına gider, yapısını dekoder, çözücü, gibi çözer, kendi bilgisini, ‘habercisini’ ekler, kodlar ve hücrede, hücrenin ölümü pahasına, yalnız virüsün üretilmesini sağlar.” (1)

Salgının, insan yaşamını çok etkilemesi sorgulanmıştır. Bilgi deposu genler ile kullanım kılavuzu olan ‘enerji akımı’,  ‘metabolizma’, yani kullanım iradesi, ‘verilmiştir’.  Verilenler, amacına uygun kullanılmalıdır, eksiklik ve yanlışlık yanılgıdandır. İnsan, yanılgı içinde midir? Yanılgı, ‘verilenleri’ sahiplenip yalnız nefsi için kullanmak olabilir. Bilgileri, istenen amaç için kullanmayan, olgunlaşmayan; Haksızlık, ‘insan israfı’, yapıyor olabilir!

Bilgi,  ilim deryasının bir damlasıdır; damla, deryayı düşündürür, ona götürür. Beyin hücreleri içindeki ve arasındaki akımlar, adeta bilginin,  enerji olarak akım halidir. Elektrik sinyallerinin üzerine ses ve görüntü bilgilerinin kodlanıp yüklenmesi televizyonu verir. Dijital bilgi işlem, günlük yaşamı oluşturur, tüm işlemler için elektrik akımı kullanılır.  Bilgisayardan, ısınma ve aydınlanmaya kadar hep elektron akışı kullanılır.  Kuantum mekaniğinin bilgi yüklü parçacıkları değerlendirilir. “Devasa madde kütleleri boş atomlardan oluşur.” (2) “Her ‘obje’, özelliklerinin taşıyıcısı,  bilgisinin deposudur.” (3) Bilgi bilinir, ilim anlaşılır ama uygulamaya geçişin ‘nedeni’ pek anlaşılamaz. Bilim, ‘neden?’ sorusunu yanıtlayamaz. Bilgileri evrenden toplayan âlim,  ilmin açılımını yaşayan ariftir. Neyin nasıl olduğu iyi bilinse de nedeni yorumlanamayabilir. İnsan elektriği keşfetmeden önce, bedenin elektriği kullanıyor oluşu ‘verilmişliği’ gösterebilir. Arif, ilim ile kullanım iradesinin verilmiş olması gerektiğini idrak eder, ilmi ve iradeyi sahibine teslim edebilir!

Bilginin uygulanışı bir hareketi doğurur, bu fiildir, efaldir; nasıl olduğu ise onun özelliğini verir bu da sıfatıdır; ne olduğu anlaşılınca da bedeni veya vücudu, zatı bilinir. “Bilen ile bilmeyen bir olmaz. İlim,  sahibinden başka bir şey olmayan,  azalarında, zerrelerinde zahir olan,  görünen ve onlardan ayrı bir şey olmayandır. İnsanın, azalarının, zerrelerinin ilminden ayrı bir isim,  cisim veya resim olduğunu hayal etmek gaflettir.  Âlim arif, bu durumu kabul eder,  kâfir bunu inkâr eder.”  (39 Zümer, 9)

“Biz inananların, enfüs ve afakta, içte ve dışta, görünür ve görünmezde, müşahede etmelerine yardımcı oluruz. Hatta muhakeme ve delillerle anlamalarına yardımcı oluruz, böylece, Hakk’ın görünerek, apaçık aşikâr olduğunu idrak ederler. Yardım ettiklerimizden Hakk’ı eşyada müşahede edenler için Rab yeterlidir. Hakk’ın efali delillerle, sıfatı tecellileriyle,  görünüşleriyle anlaşılır,  her ‘şey’ bilgisi kapsamındadır.  Her şeyin hakikati Hakk’ın ilminin aynısıdır. Vücudu ilmi ile oluşur,  ilmi zatının aynıdır ve zatı aynı vücududur.  Gayrın, başkasının vücudu,  aynı, görüntüsü ve zatı, kişiliği de yoktur.  Her şey fanidir,  helak olur,  yalnız Hakk’ın yüzü,  Hakk’ın zatı bakidir. Nefiste,  evrende ve çevrede görünen ve beliren vasıflar, sıfatlar Hakk’ın varlığının ortaya çıkışı iledir.” (41 Fussilet, 53,54) 

 “Cemden sonraki fark makamında,  vahdet ve kesret konusunda yanılmaksızın, Zatın Birliği düşünüldüğünde, sıfatın kesreti müşahede edilir.  Melekleri,  kalplerini ilimle,  yani Kuran’la ihya ettiği has kullarına,  emrinden,  ruhundan, nakşeder,  gönderir.  Bu nakış,  ilimden ibaret olan ruhun tenezzülü,  âleme inişidir.  Ruhun inişi bir iradenin olduğunu gösterir. Bu irade ise hakiki sıfatlar âleminin kanıtıdır, cisim ve hareketlerin açıklanmasıdır. Sıfat ve efal âlemleri, isim, cisim ve eylem, hareket âlemlerinin ortaya çıkışıdır.  Bunların tümü ise cemadat, nebatat ve hayvanat âlemlerinin oluşumudur.   Kısaca,  ilimden ibaret olan ruh,  irade,  sıfat ve efal âlemlerinin ortaya çıkışıyla âlemler oluşmuştur. İnsan,  ilminin aynıdır,  organlarının kendine özgü ayrı bir sureti ve yaşamı yoktur, organların ilminden ayrı bir resmi ve cismi de yoktur”  (16 Nahl, 2).

İlmin, sahibinden, yani bulunduğu zerreden ayrı ve gayrı olmadığını kabul edene âlim,  inkâr edene kâfir denir.  İlimden âleme geçişte irade beyanı olduğu görülür. İlimden ibaret olan ruhun tenezzülü,  inişi ve âlemleri oluşturması bir irade beyanını gösterir,  Hakk’ın iradesiyle inmiştir.  Kulların,  fıtratlarına nakşedilen ilimle, önce melekleri, melekeleri, yetenekleri sonra azaları,  organları,  bedeni oluşur.  İlmin açılımının böyle sonuçlanmasıyla ortaya çıkana,  zahir olana biz  insan  deriz. (5)

Umarım, biz de insanlığımızı, israf etmeden, idrak edip beşeriyetten, nefsaniyetten, kalbe yükselebilir ve sonuçta ruha yücelebiliriz.

(1) https://www.economist.com/essay/2020/08/20/viruses-have-big-impacts-on-ecology-and-evolution-as-well-as-human-health

(2)  http://www.evreningercekligi.com/blog/atomlardaki-bosluk

(3)  The Economist, S. Hawking's answer to a paradox, Aug 26th 2015, BY D.J.P. 

(4)  D. Bohm, “Wholeness and the Implicate Order”, 1980, Routledge & K. Paul

(5)  http://necdetaltinay.blogspot.com/2014/05/insan-insa-edilir.html