Rahim’si Büküm
Rahman, genel, Var Olan, Vücut; Rahim, özel, oluşan mevcut, cezbe, çekim,
kuvvetlerdir. Bilimsel açıdan, Evrende, Elektrik, Manyetik ve Elektromanyetik
olarak başlıca üç Enerji kuvveti vardır. Kuran’da da buna paralel ve karşılık
üç Rahimsi kuvvet, sırasıyla Gazap, Şehvet ve Nutuk kuvveti vardır. Kuvvetler,
Yokluktan, Mana âleminden, Madde âlemine geçiştir. Aydınlık, parlaklık ve nur
olarak bilinen ‘Işık’ üç kuvveti de kapsar. Dinde tüm kuvvetler de Ruhun
Nurudur, Hakk’ın gölgesidir. Bilim, ‘Işık, Kuvvetler, Higgs Bozonu içinde
toplaşır madde oluşur’ der; ayetler de, ‘İnsanların, izdiham eden kuvvetlerle temessül ve tecessüm edip bedenleştiğini’
açıklar. (1) Görelilik Kuramına göre Dünya, Ay’ı elastik bir lastikle çekmez;
oluşan kütle, uzay zamanı büker, Ay, düz çizgide hareket eder ama Dünya bu
çizgiyi büktüğü için Ay, Dünyanın etrafında döner. Benzer şekilde oluşan
Nefsanî kuvvetler, kalbi çeker, istila eder. (2) Bu
kütle ve bükümler, zahirde, Güneş her ikisini yutunca, enerjiye dönüşür. Kalbe,
Ruh Nuru intişar edip, Hakikat Güneşi doğunca, Batında da, zanlar kalkar, Hak
zahir olur, Hak’tan gayri, ne insan kalır ne de çekim!
“İşte böylece Allah, dilediğini halk eder. Yani, cezbe ve keşif ile mahbupların,
sevilenlerin ve bazı muhiplerin, sevenlerin, hallerindeki gibi talim ve terbiye
olmaksızın, kendisine kalp makamını bağışlar, nefsin çekiminden kurtarır.” (3
Ali İmran, 47) “Kuran'ı dinlemekle
kendilerinde ümit uyanır, cezbeye kapılırlar. Vecde, kendinden geçişle ve
tevhit ile Hak yoluna girmeye soyunurlar.” (6 Enam, 51) “Dinleyenin dinleme iradesi, konuşanın kelâmını
cezp eder ve dinleyen kimselerin kabulü,
söyleyenin sevincini artırır ve kelâmın da açılmasını sağlar.” (11 Hud,
12) “Uhrevî nasipleri peşinden gidenlere, dünyada da bir şey noksan kılınmaz.” (11
Hud, 15) “Kalp, akla dayalı delillerle tezekkür ederse, ruha ulaşır, ruh nuru
zuhur eder ve kutsal nur kalbe doluşur. Bu durumda, nefis, kalbi kendi cihetine cezp eder ve kalbi istila
ederse, kalple çekişirse, ruh nuru, nefsi de kalbe tâbi kılar, sonra kalp
vasıtasıyla nefiste de nur, zuhur eder. Kalbin nuru ile nurlanmak ve makamına ulaşmak
için, nefis, kalbe âşık olur. O takdirde nefsin bütün kuvvetleri etkilenir,
tabii kuvvetler bile etkilenir.” (12 Yusuf, 25, 29) “Abdin fenayı talep için
sır makamında münacatını işitici, istidadının kuvveti ve Şuhut, şahit olma,
mahalline teveccühünü ve kuvvet-i muhabbet ve kemal-i şevk ile ona incizabını,
cezp edilişini, görücüdür.” (17 İsra, 1) “Âdemoğullarını nutuk ve temyiz, ayırt
etme, akıl ve ilim sahibi olmakla takdir ettik. Ayrıca ilim ve bilgilerin en
güzeliyle rızıklaştırıp tüm mahlûklara üstün kıldık.” (17.70; 2.30) “Nutuk
kuvveti, ruhun nurunu, ilmin idrakini, içeren, manayı kavrama ve anlatma
kuvvetidir. İlahi ilmin tümünün, Hakk’ın gölgesi olduğunu, göklerdeki ve
yerdeki her mevcudun, bu gölgenin uzatılmasıyla vücut bulup kudret ile halk
edildiğini inkâr ederler.” (17.98) “Onlar ağızları mühürlenmiş ve nutuktan
acizdirler, söyleşemezler.” (28 Kasas, 66) “Zira hiç bir şey nutuktan hali, muaf
değildir.” (41 Fussilet, 20, 21) “Nutuk sizin bedenleriniz arzında ve lisanınız
üzere zahir olmuş olan mütekellimi hakikînin sıfatlarından bir sıfattır.
Hakk’ın nuru size işrak etmiştir, manası
kalbinize doğmuştur.” (51 Zariyat, 23)
“Ta ki süfli yöne çekimden, ortaya çıkan ortamdan, tövbe ve istiğfar
suyuyla yıkanıp temizleninceye kadar, namaza yaklaşmayınız.” (4 Nisa, 43) “Allah’tan
başka kimsenin kuvvet ve kudreti yoktur.” Kuvvetler, var olan her şey ve
herkesin temelidir. “Ey ilmî imanla iman etmiş olanlar, siz gaflet uykusundan
kalkıp hakikî münacat ve huzur ve Hakk’a teveccüh, yönelme, namazına niyet
ettiğiniz vakit, yüzlerinizi yıkayınız. Yani, kalplerinizin nefsinize bakan
yüzlerini, aslında temiz ve temizleyici güzel ahlâk koşulları, edep ve terbiye
ilimleri suyu ile nefis sıfatları pisliğinden temizleyiniz. Ve ellerinizi, yani
kudret ve kuvvetlerinizi, şehvetleri tatminde kullandıklarınızı, maddelere meyil
etme pisliğinden, dirseklere kadar, yani kuvvetlerinizin hukukunu ve yararlarını
idrak derecesine kadar temizleyiniz. Ve ruhlarınızda, dünya muhabbeti ve âlem-i
süfliye teveccüh, yönelme, sebebiyle hâsıl olan, kalbin kederlenmesi ve tagayyür
etmesi tozunu, hidayet nuruyla silkiniz.
Genelde ruh, taalluk sebebiyle kederlenmez, belki ruhun nuru, kalpten hicapla
uzaklaşırsa, kalp zulmette kalıp kararır. Ruh nurunun intişar etmesi veya
yayılması için, kalbin ruh tarafına gelen âli cihetinin cilâlanması kâfi gelir.
Zira kalp ikiyüzlüdür. Bir yüzü ruha nazırdır, bakar ki, bu ayette o yüze baş
demekle işaret olunmuştur. İkinci yüzü nefis kuvvetlerine nazırdır, o da ayak ile
işaret olunmuştur. Ve ayaklarınızı yıkayınız, yani tabii bedensel kuvvetleriniz
açısından, lezzetlerde ifrat ve şehvette düşkünlük tozlarını gidermekle
temizleniniz. Bedeni, ayakta durabileceği bir itidal derecesinde temizleyiniz.
Bu beyana göre lezzetlerde ifrat ve şehvette inhimak, düşkünlük, etmiş olanlar, kalplerinin kendileriyle huzur ve münacata,
dua etmeye, müsait olabileceği bir safhaya dönüşüne kadar, tabii kuvvetlerini
riyâzât ve ahlâk ilimleri suyuyla yıkamağa muhtaçtırlar. Ve lezzet ve şehvet
dalgınlıkları, itidale yakın olanlara ise yalnız silmek kâfi gelir. Eğer sizler
cünüp, yani ulvî yöne yüz çevirdi iseniz ve tamamen süflî yöne cezp edilme,
çekilme ve nefse meyil ederek Hak’tan uzak oldunuz ise derhal örtünmeyi ve uzaklığı
gerektiren karanlık ortamdan ve çirkin sıfattan, külliyetinizle, tamamen,
temizleniniz. Allah, rahmetiyle, sizin üzerinize meşakkat, güçlük ve darlık
kılmayı murat etmez. Ve lâkin sizi nefsanî sıfatlardan temizlemeyi murat eder.
Ve beklenir ki, sizler fenadan sonra beka zamanında istikamet ve adalet
hakkıyla kıyam sebebiyle, kemal nimetine şükür edersiniz.” (5 Maide, 6)
Umarım biz de cezp edilir, vecde içinde kendimizden geçer, Allah’a vasıl
olabiliriz!
Necdet
Altınay 02042023
(1) http://necdetaltinay.blogspot.com/2017/10/temessul-ve-tecessud.html
(2) http://necdetaltinay.blogspot.com/2017/06/hayatn-kuvvetleri.html