Hayatın
Kuvvetleri 15062017
Hayat,
kıymetini anlayabilmek için, ‘ölüm’ ile birlikte ele alınır. Ölüm diye bir şey
yoktur, hayatın olmaması halidir. Hayatın olması ve olmaması söz konusudur. Bu
kapsamda ele alındığında hayatın, yaratılmışlığı ve belirli güç, kuvvet ve
kudrete hükmedilerek yönetilmekte oluşu daha iyi anlaşılabilir. Evren ve
yaşamda belirli ve bilinen bir düzenin olduğu da aşikârdır. Bir organizasyon ve
yönetim gücünün varlığı idrak edilebilir. Bu durumda organize edilecek ve
yönetilecek bir takım kuvvetler olmalıdır. Bu kuvvetleri, din de bilim de ele
almış, incelemiş, değerlendirmiş ve özelliklerini belirleyerek kuvvetlerin
kullanımlarına ilişkin el kitapları yayınlanmıştır. Kullandığımız başlıca doğal
kuvvetler ‘elektrik’, ‘manyetik’ ve ‘elektromanyetik’ olmak üzere üç çeşittir.
Benzer kuvvetler bedenimizde de vardır, sırasıyla gazap, şehvet ve nutuk
kuvvetleridir. Bu kuvvetleri, ayetler ve doğa kanunları ele alır, inceler.
Elektriğin
tanımını ‘elektrik’ kelimesini kullanmadan yapmak zordur. (Electricity
is a flow of electric charges) Elektriğin en bilinen yeri eşyanın yapı taşı olan ve tamamen boşluk ve
yokluktan oluşan atomdur. Basit bir hidrojen atomunda birer tane olmak üzere
elektron, proton ve nötron vardır. Her birinin elektrik yükü pozitif ve negatif
olarak iyi bilinir. Aynı yükler birbirini iter, farklı yükler birbirini çeker.
Negatif yüklü elektron akımı sayesinde elektrikli aletler çalışır. Doğada
bulunan elektrik kuvveti bedenimizdeki gazap kuvvetine benzer. Toplumda
‘gazabına uğramak’ deyimi ile bilinen eylemler negatif yüklenme sonucunda
yapılan şeylerdir. Gazap bir kuvvet alış-verişidir. Nefsimize uyarak birilerine
kızar, sevmez, nefret eder ona göre davranırız. Elektrik kuvvetine benzemesi,
artı ve eksi yüklerin birbirlerini yok etmesi gibi, gazaba uğrayan birinin
hayattan silinmesi gibidir. Enerjinin bu şekilde kullanımı vardır ve gerçektir
ve diğer tip kuvvetin etkilerinden farklıdır.
Doğal olarak
bilinen diğer kuvvet ‘manyetizma’ kuvvetidir. En belirgin olanı Dünya’nın
merkezindeki demir çekirdeğin dönüşü sayesinde etrafımızda bizi Güneş
patlamalarından koruyan manyetik alan kuvvetidir. Günlük hayatımızda mıknatıs
olarak kullanırız. Kuzey ve Güney kutupları vardır. Elektrik kuvvetinde olduğu
gibi, benzer kutuplar birbirlerini iter farklı kutuplar birbirlerini çeker.
Âdem ile âlem ikizdir, âlemde ne varsa Âdemde de vardır. İnsanda benzer kuvvet
‘şehvet’ kuvvetidir. İnsan insanı cezp eder, çeker veya itici birinden kaçılır.
Enerjimizi karşı cins veya eşya sevgisi için harcayabiliriz, Dünyayı severiz.
Şöhret, makam ve para için çok şey yapılır. Şehvet kuvvetini iffete çevirmek
çok zaman ve enerji isteyebilir. Hayvani nefis olarak bilinen sıfatın günlük
yaşamda nelere mal olduğu deneyimlerden bilinir. Toplumun büyük kesiminde olay
ve eylemlerin büyük bir kısmı şehvet temelli olabilir. Gençlikte şehvet ve
gazap kuvvetleri önemli ölçüde işbirliği ve eşgüdüm içinde hareket eder. Akıl
ve kalbin onay ve yardımını alırlar. Mala düşkünlük nedeniyle hırsızlık
akıllıca yapılır. Çoklu düzeyde ve karmaşık ilişkiler içinde olan olaylar
nedeniyle ‘eline, beline, diline sahip ol’ ilkesi iyi bilinir. Kısaca itim ve
çekim kuvvetiyle ortaya çıkan etkileşim, en büyük maddi ve manevi olgu, olay ve
oluşumların temelini oluşturur. Einstein yalnız enerji vardır, madde yoktur der
ama biz etkileşimlerle ortaya çıkan atomların birikimlerini madde olarak
biliriz. Çekim ve itim ile etkileşim, içinde bulunduğu her şey ve herkesin, var
olan şeylerin, temelidir.
Kuvvetlerin
üçüncüsü, elektrik yüklü parçalar ve parçacıklar arasında bulunan
‘elektromanyetik’ kuvvettir. Bu kuvveti fotonlar taşır. Foton ışık dalgasıdır.
Işık dalgaları gama, X-ışını, radyo veya görünür ışık gibi taşıdıkları enerjiye
göre verilen adlarla bilinir. Bir anlamda diğer iki kuvveti içerir ama kullanım
açısından onların da dışında ve üstünde olabilir. Elektromanyetik kuvvet
insanın konuşma yeteneği veya nutuk kuvvetiyle benzeşebilir. Korku, merhamet,
nefret gibi sıfatları içeren gazap ve sevgi, arzu, istek gibi sıfatları içeren şehvet
iki farklı kabile gibi düşünülebilir. Kendi içlerinde ve aralarında geçen maceralı
olay ve eylemlerin dışında kalmak beşer için zordur. Âlim ve arif gibi kalbî
sıfatlar gazap ve şehvete hâkim olursa, nutuk kuvveti kendini gösterir. Nutuk
bir organizasyon, bir düzen içinde olur. Cemadat, nebatat ve hayvanat arasında
da anlaşma ve haberleşme olabilir ama bunlar titreşim, bağırma ve böğürme
niteliğindedir. Anlaşmazlık çıkaran veya anlaşma sağlayamayan konuşmalar da
nefsanî veya hayvanî düzeydedir. Beşeri faaliyetler koklaşma ve oynaşma ile
yürütülebilir. Nutuk, temel olarak Hakk’ın ilmini alma ve verme amacına dönük
olabilir.
“Âdemoğullarını nutuk ve
temyiz, ayırt etme, akıl ve ilim sahibi olmakla takdir ettik, terkim eyledik,
kerem sahibi yaptık. Ayrıca ilim ve bilgilerin en güzeliyle rızıklaştırılıp tüm
mahlûklara üstün kılındı.” (17.70; 2.30) “Nutuk kuvveti, ruhun nurunu, ilmin
idrakini içeren manayı kavrama ve anlatma kuvvetidir. İlahi ilmin tümünün Hakk’ın
gölgesi olduğunu, göklerdeki ve yerdeki her mevcudun bu gölgenin uzatılmasıyla
vücut bulup kudret ile halk edildiğini inkâr ederler.” (17.98) “Onlar ağızları
mühürlenmiş ve nutuktan aciz bulunduklarından, asla yekdiğeriyle
söyleşemezler. Birbirlerine bir şey soramazlar.” (28.66) “Zira hiç bir şey nutuktan hali değildir. Lâkin gafiller anlamazlar.”
(41.20, 21) “Nutuk sizin bedenleriniz arzında ve lisanınız üzere zahir
olmuş olan mütekellimi hakikînin sıfatlarından bir sıfattır. Hakk’ın nuru size
işrak eylemiştir, manası kalbinize doğmuştur.”
(51.23) “Allah’tan başka kimsenin kuvvet ve kudreti yoktur.” Kuvvetler, var
olan her şey ve herkesin temelidir.
Gazap ve şehvet kuvvetleriyle hayat
çok canlı ve heyecanlı yaşanır. Konuşma yeteneğiyle tevhit ilmine sahip olunur,
ilim onunla anlatılır, birlik ve beraberlik sağlanır, sevgi ve muhabbet ortamı
oluşturularak, Hakk’ın hakikatinin idraki sağlanabilir. Gazap ve şehvet
kuvvetlerine üstünlük sağlanarak, olumsuzlukları giderilerek, teslim alınır. Böylece,
kalp, akıl vasıtasıyla ilmin kaynağına, ruha, yücelebilir. Nefsanî ve hayvani
düzeyde sahip olunan el, bel ve dile artık gerek duyulmaz. Her var olan şeyin,
Hak’tan hakkını hakça alması nedeniyle var olduğu idrak edilir. Nutuk
kuvvetiyle alınan haberler, yine nutuk ile isteyene, hak edene yalansız, verilir.
Fıtrata kazınmış ahide, anlaşmaya ve verilen söze kalp, dil ve hal diliyle evet
denir. Konuşma yeteneği ve akıl yardımıyla, canlılığın yaratılmışlığının ve insanın
inşasının hikmetine varan kişi, kendini önce sezgiye sonra ilhama bırakabilir.
Umarım, aklımızı kullanarak gazap ve
şehvet kuvvetlerini teslim alır, nutuk kuvvetine ulaşır, Hakk’ın hakikatini
sezip idrak ederek, ilham almayı ve ona uymayı hak edebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder