19 Mayıs 2012 Cumartesi

KENDİNİ BİLEN BİLİR SENİ


Ey ulu, önder, şanlı, yüce, Türk,

Gazi, Mustafa, Kemâl, Atatürk,

Sana kalpten minnettarız hepimiz,

Seninle kabarık küçük yüreğimiz.



Bizi bilmeyenler birleşip de geldi,

Ruh ve bedenimize birlikte girdi,

Vatan toprağımızı bölmek istedi,

Sandılar ki bölebilirler bu milleti.



Yaptıklarını okudum mest oldum,

Dediklerini düşündüm de coştum,

Herşeyinle seni kalbimde buldum,

Gönülden, gözünden bakar oldum.



Dedin ve demek istedin, anlamlıydı,

Anlamazdık, gönülden olmasaydı,

Gönlümdeki yerleri doldurmasaydı,

İdrak edemezdim, sevgi olmasaydı.



O’nun ruhuyla dirilip bildin kendini,

Hakkı hem de Hakka tapan milletini.

Bildin ve bildirdin herkese haddini,

Koşturdun başarıya asker ve sivilini.



Büyük Türk Milleti! Olmuştu, hitabın,

İçinde Hakka, dışında halka, saygın,

Halka hizmet Hakka hizmet, anlayışın,

Sabırlı ve huzurlu tavırla, anlatışın.



Ne güzel, çocuk bu böyledir, hitabın,

İnsanın olgunlaşmasıdır, temeli dinin,

Olgun kula ilâhi ilham iner, inancın,

Bilselerdi yanlış yapmazlardı, tavrın.



Demedin hiç yaptım, başardım, ettim,

Dilinde gençlik, millet ve memleketim,

Öğrettin, toplumu millet yapan nedir,

Toprağı vatan yapan uğrunda ölendir.



Milletce inandık ve güvendik sana,

Senin inanıp güvendiğin gibi halka,

Kendimi bilmekte örnek oldun bana,

Herşeyimiz feda olsun güzel vatana.



Dirildiğin ruhla dirilip, olduk  seninle,

Başardık,  yendik bilim ve tekniğinle.

Görüp, gösterdin bize geleceğimizi,

Kanıtladın, milletce öğüneceğimizi.



Biliriz zaten, Hakk Bir, hakikat birdir,

İnanıyoruz, en hakiki mürşit ilimdir,

İlmi aramayan, bulamayan zalimdir,

Kendini bilen kişi, ümmî ve âlimdir.



Değişmişti herşey kökten, o günden,

Bilgi versem gerek var mı bugünden,

Sorunlar farklı değil aslında dünden,

Gidiliyor hedefe, gelir gibi düğünden.



Dün sen vardın, yanında küçüktüm ben,

Bugün ben varım, içimde büyüksün sen.

Dün de bugün de aynı bütünüz fark yok,

Ama, gerçeği göremeyen ulema pek çok.



Halâ varsa da arada derviş ve şeyhler,

Batılılar koysa da anlaşmalara şerhler,

Ama, var yine senin dediklerini diyenler,

Açıklayıp gerçekleri, halka söyleyenler.



Kalbine giremeyen tanımlayamaz seni,

Kendini bilmeyen, tam anlayamaz seni,

Bilemezdim ben de kuvvet ve kudretimi,

Seninle tanıdım ben de bu asil milletimi.



Öğrenmişlerdi dün Türklüğü saymasını,

Hesaba katmalıyız bazılarının caymasını.

Davet edilmeden başvurduk üye olmaya,

Ama, gelmeyiz oynanmaya,  oyalanmaya.



Sen de istemiştin bir çok parti kurulsun,

Fikirler çatışsın, doğrular ortaya çıksın,

Kafalarımız, fikir ve görüşlerle dolsun,

Bak, bugün sen bile tartışmaya açıksın.



Seni yetiştiren Türk’ten farklı değilsin,

Milleti tam anlayıp, bütünleyen sensin,

Ruhun ile kalpleri tamamlayan sensin,

Ben seninle asil, sen benimle yücesin.



Görünen her zaman buz dağının üstü,

Süsler her köşemizi aziz Ata’nın büstü,

Anlayışsız olanlar bilmediği için küstü,

Kendini bilen bırakamaz seni yüzüstü.



Canınla canlı, ruhunla diriyiz bilesin,

Gene gelirlerse yine yeneriz göresin,

Kendini bilmeyenler seni nasıl bilsin,

Ruhunla, asil Türk Gençliği kükresin.



Ben köyümden bilirim,  severler seni,

Kentlerde görürüm, örnek alırlar seni,

Başkalarına laik cumhuriyetini överler,

Şüpheli, kesrette vahdeti görmeyenler.





Türkiye, Türk’üm diyenin, öyle olacak,

Dinim, siyasetten arınıp temiz kalacak,

Çağdaş medeniyete, Türk katkı yapacak,

Kurduğun Devlet ebediyen yaşayacak.



Var oldukça Dünya ve milletler hayatta,

Güvenip, öğünüp, çalışacağız kâinatta,

Kim engel olabilir ki, ne zaman, nesiyle,

Öder emanete kasteden canı, bedeniyle.



Iyi, doğru ve güzel için yarış edenler var,

Aklı kullanmayana gelir geniş dünya dar,

Bu Ata ve necdet ile tarih neler de yazar,

Laik demokratik cumhuriyet ebedî yaşar.