25 Mayıs 2022 Çarşamba

Cürümden Tevhide

 

Cürümden Tevhide

Uzay zaman birleşik alanının, uzam boşluğunun, var olmak üzere, Büyük Patlama halinde, zuhurundan, ortaya çıkışından, sonra; ruhsal, bilimsel, ‘kuvvetler’, kütle kazanıp, maddeleşti varlıklar oluştu. Oluşum, enerji, kütle, madde, bitkiler, hayvanlar ve insanlar âlemi olarak gerçekleşti. Var oluşta döngüsel yasalılık esastır. ‘Her şey sonuçta aslına döner’ temel yasadır. Evrimden de kapsamlı olan “Tagayyür etmek” dinde esastır. Anlamı, ‘uyumlu farklılaşarak, başkalaşıp, belirginleşip, mükemmele, tevhide dönerek, maddeden soyunarak, Hakka ulaşım, vuslattır’. Cürüm ise, ‘hata, isyan, kanuna aykırı hareket’tir. Evrensel yasaların amacı, insanın, oluşumu ve olgunlaşarak, Hakka dönüşü olabilir.

“İşlediklerini, kendi sıfatları olarak işleyip, sıfatları ile mahcup olanların yolunun zahir olması, açığa çıkıp belli olması için, sana sıfatımızı beyan eyledik, kendi sıfatımızla mevsuf kıldık. Bu mahcupların, cürüm ve kabahatleri de bundan ibarettir.” (6 Enam,  55,56) “Ve «Ey kavmim siz, nefis sıfatları hicap ve günahından tövbe, istiğfar, edin ve şirk sebebiyle, heveslerinize tâbi olma günahlarınızı, Rabbinizin örtmesini talep ediniz.» Sonra da tevhide yönelerek, tecrit olup soyunarak ve tenevvürle, aydınlanarak, Hak yoluna sülük etmekle, doğru yola girmekle, ona rücû ediniz. O’na dönerseniz, Ruh semasını, hakikat ilmi ve yakin bilgisi sularıyla, size gönderir ve sizin istidat kuvvetinizi, kemal kuvvetiyle de ziyade eder. Ve siz ‘nefis sıfatınızın zuhuru ve tabiata tabi olup dünyaya muhabbetle, süfli yöne teveccühünüz sebebiyle, mücrim, hata yapan,  günahkârlar olarak, Haktan i'raz etmeyin, yüz çevirmeyin’.” (11 Hud, 52) Bilerek,  isteyerek,  bilinçli olarak Olgunlaşma Sürecine  ‘evet’  demeden önce insan doğada, doğal olarak yaşarken ‘yer-içer-yatar-kalkar-savaşır-sevişir’. “Hidayete erince, insanın, arz ve seması değişir.  Kalp veya Efal makamında Doğanın tümü değil yalnız ‘iyi-doğru-güzel’ olanlarını seçer. Şehveti iffete, açgözlülüğü kanaate dönüşür. Tabiat arzı nefis arzına, kalp seması da sır semasına dönüşür. Doğa ile kalbi arasında yaşarken,  güzel nefsi ile sırrı arasında yaşamaya başlar. Kendi efalinin olmadığını kabul edip Hakkın efaline tevekkül eder, kabul etmekten başka çarenin olmadığını anlar. Sıfat makamına yükselince, nefis arzı kalp arzına yükselir, sır seması da ruh semasına yükselir. Tevekkülün yerini de rıza alır, her şeye razı olunur. Zatın keşfinde ise rıza seması, tevhit semasına dönüşerek, gayrisi mevcut olmayan hal alır. Tecelli ile vahidül kahhar zahir olur.” (14 İbrahim, 48) “Habipim; ‘sizi, size vekil tayin edilen ölüm meleği öldürür’ deyiver. Yani, her ne kadar, zalim ve nefsanî sıfatlar ile mahcup olsalar da fıtrattan tamamen düşmedikçe; cüzi kişiliğin sonunda dönüp geleceği yer olan «külli insanlık» sizi öldürür.” (32 Secde, 11,12) Rüştünü kanıtlayıp benlik geliştiren herkese bir ölüm meleği vekil tayin edilir. Fıtratına kazılan değerleri tamamen kaybetmedikçe, her insanı ‘insanlık’ doğru yola getirir ve nefsanî benliğini öldürür. Bireysel kişiliğin bağışlanma kapısı kapanmadıkça, benlik ve ikilik yapma derecesi aşırı olmadıkça, külli nefis yani insanlık, insanı doğru yola sokabilir. Benlik ve ikilik aşırı dereceye varmışsa gazap meleği, nefsanî kişiliği öldürür, bedeninden ayırır. Çünkü aşırıya kaçan bireysel kişilik, görme ve işitme duyularını köreltir ve ‘seni gördük ve işittik Rabbim’ diyemezler ve rücu temenni edemezler. Adaletin gereği olarak sürekli narda, ateşte ve cehennemde olurlar.

“Nefsanî şehvet ve gazap kuvvetlerine yenik düşerek arsız, avare, serseri, hilekâr, sahtekâr, günahkâr, kibirli, hırslı, şımarık, cimri gibi niteliklerle anılan mücrimler; nefsanî ve bedensel açıdan öyle tanındıkları gibi; kalp ve ruh açısından da doğru düşünememek, yanlış bilgilere sahip olmakla da cahil olarak bilinirler. Böylece alt taraftan da üst taraftan da azap içindedirler. İşte bu durum, cismani tabiatın, esveli safilin çukurunun, dibidir. Alt tarafta ateş yanarken üstten de kaynar su dökülüyor denebilir.”  (55 Rahman, 41-44)

“İmdi: dünya göğü yarıldığı vakit; semai dünya, nüfusu hayvanidir, dünya seması hayvani kişiliktir, onun inşikakı, yarılması, ruhun zevali zamanında, ruhtan boşalmasıdır. Zira insanî ruhun, hayvanî nefse nispeti, hayvanî nefsin bedene nispeti gibidir; beden, nefis ile hayat kazanır, nefis de ruh ile hayat kazanır; bu nedenle ruhun bedenden ayrılması sebebiyle, ruhun zevali zamanında, hayvani ruh yarılır.” (55 Rahman, 37) “O gün aza dağları, kemikler gibi bedensel organlar, ‘dağılmış toz, atılmış pamuk gibi olur’.” (70 Mearic, 9) Beden, nefis ile canlanır, nefis de ruh, ilim ile canlanır. Her zerre, Haktan, Hakkın gölgesi olan ilimden, hakkını, hakça aldığı için, kendine özel ve özgü belirli özelliklere sahip olarak yoktan, yokluktan, var olur. Zahir olan ilim ile zerre ortaya çıkar var olur, ilmin zevali, sona ermesi, yok olmasıyla da zerre yok olur. Örneğin, foton ve nötrinoların kütlesi yoktur, elektron ve protonların kütlesi vardır. Tümünün var olması için ortak özelliği, ilim kazanarak, bilimsel vasıflar, sıfatlarlarla ‘tagayyür’ etmeleridir. Böylece her zerre bir diğerinden farklılaşarak belirginleşmiştir. Bir zerrenin içinden ruhu yani ilmi, diğer bir deyişle bilimsel özellikleri, yarılıp çıkarsa, zevale ererse, nasıl var olduysa aynı şekilde yok olup giderse; geriye zerrenin kütlesi kalmaz yok olur, zerre mevt olur, ‘dağılmış toz, atılmış pamuk’ gibi olur. Enerjinin kütleye ve kütlenin enerjiye dönüşümü bilimsel bir gerçektir. Kara deliklerin ‘olay ufkunu’ geçen kütleler, ‘infoları, bilgileri’ olay ufkunda kalarak, kara deliğe düşer ve enerjiye dönüşürler. (1) Belki de kara deliğe düştükleri için kütle enerjiye dönüşmez ama ‘ruhu zevale’ erince, yani ilmi sona erince, çıkıp gidince, kütle ‘inşikak, inşirak edip, yarılıp’, kara delik oluşur. İlimdir, bilgidir etken olan, tesir eden, gelip giden, var olup yok olan ve kütle, madde edilgendir, tesir edilir, etkilenir. Bilgi, info, kuvvettir, Hakkındır, Haktan gelir, Hakkı bilir, kemale eren insan da, Hakkı bilince, Hakka döner!

Umarım biz de insan olarak, kemale ererek, Hakka dönüşü gerçekleştirebiliriz!

                                                                       Necdet Altınay 25052022

(1)   The Economist, Stephen Hawking's answer. Aug 26th 2015, by D.J.P.