Fikirler İndirilir
Her açık sistem, bir üst sistemin alt sistemi ve her alt sisteminin de
üst sistemidir. Alt ve üst sistemler birbirini tamamlar ve bütünler. Örneğin, sindirim
sistemi ağız, mide ve bağırsak alt sistemlerini kapsar. Hepsi bir bütündür,
birbirini tamamlayıp bütünler ve birbiriyle etkileşim ve iletişim içindedirler.
Aynı ilişkiler, ‘aklıma bir fikir geldi’ denildiğinde düşünülen, ‘akıl’ ve
‘fikir’ sistemleri arasında da görülür. Fikir üretim sistemi, aklın dışında ve
üstündedir. Akla düşen bir fikir, üstten alt sisteme indirilir. Akıl daha sonra
bir fikri analiz edip, kıyaslayıp, parçalara ayırarak, inceleyip, ölçüp biçer.
Çocuk sahibi olmak isteyen bir insanın henüz bir arkadaşı bile olmayabilir. Gerisi
sonradan akılla tamamlanır.
“İnsanlara gönderilen on iki vekil, beş dış duyu; görme, işitme, koklama,
dokunma, tat alma ve beş iç duyu; adalet, vicdan, zekâ, hayal ve fikir gücü ile
teorik ve pratik akıldan ibarettir. Eğer siz ruh, kalp ve melekût, hâkimiyet,
imdadından gelen akıl ve ilhamla, isabetli fikirler ve doğru hatıralarla, akıl
ve fikir resullerine hürmet edecek olursanız, fena ile zatınızı da teslim ile
Allah'a iyi bir ödünç verirseniz, sizden hicaplarınız olan zat, sıfat ve ef’âlinizin vücutlarını elbette setir
eder, örterim.” (5 Maide, 12) “Musa, ruh semasından, ilim, hikmet ve mana
yağmurunun inmesini istedi. Biz de, beden arzında, dünyasında, ayakta durmasını
sağlayan nefis asasını, fikir ile aklın kaynağı olan dimağ taşına vurmasını
emir eyledik. Nefis asasını, fikir ile
dimağ taşına vurunca, beş zahiri duygu,
beş Bâtıni duygu ve teorik akıl ile pratik akıl olmak üzere, insanın başlıca on
iki duyusundan, on iki göz ilim kaynadı. İnsanların her birisi bir ilmin
kaynağını bilir, âlim, sanatkâr olur, böylece, Allah’ın vermiş olduğu ilim ve
amel, düşünce ve davranış, rızıklarından yararlanın, cehaletle, yeryüzünde
fesatlık yapmayın.” (2 Bakara, 60)
“Ruhu temsil eden Ümran, karısı olan cismani tabiat yani bedensel
kuvvetlerin karnındaki mutmain nefis kızını Allah’a adak olarak adadı. Nefis
kızı kutsal ve temiz olunca, Allah adağı kabul etti ve fikir Zekeriya’sını ona
kefil kıldı. Fikri temsil eden Zekeriya, ne zaman dimağ mihrabındaki nefis
Meryem’inin yanına girse, manevi rızkını, hakikatleri, Nefsi temsil eden
Meryem’in yanında bulurdu. Bu nedenle, o anlarda, Fikir Zekeriya’sı kendisinde
gelişen mananın içeriğini talep eder ve tabiat kirinden arınmış, bu güzel
manevi hakikatleri idrak eden güzel bir oğlu olmasını isterdi. Duası kabul
edildi ve Fikir, olacak olan oğlu Akıl Yahya’sı ile müjdelendi. Ruhu temsil
eden Ümran’ın manevi kutsal hakikatler ile beslediği, büyüttüğü, Nefis kızı
Meryem sonunda ‘Kalp’ kelimesiyle müjdelendi.” (3 Ali İmran, 38,39) “Dünya ve
ahrette sözü geçen ve dinlenen birisi olarak, külli manayı ve kutsal bilgileri
idrak ederek Hakk’a kıyam eden, Hakk’ın tecellilerini ve keşiflerini kabul
edici olarak nur ile mesh edilen, Meryem oğlu İsa, Kalp Çocuğu olarak doğmuştur.
(3 Ali İmran, 45) Ayetlerde anlatıldığı gibi fikirlerin kaynağı ruhtur; akıl,
fikirleri idrak için verilmiştir. Fikirler ruhtan doğarlar, kutsal ve etkindirler,
edilgen olan nefisten Akıl Yahya’sı ve Kalp Çocuğu İsa’nın doğmasına sebep
olurlar. “Allah, ‘İşte böylece dilediğini halk eder’. Yani cezbeye, çekimine,
kapılıp keşiflerde bulunana, seven ve sevilenlerin hallerinde olduğu gibi başka
bir beşerin talim ve terbiyesi olmaksızın, kalp makamını bağışlar.” (3 Ali
İmran, 47)
“O şaşkın kimsenin, akılcı nazariye, akılcı ameliye ve fikir gibi
hidayete çağıran refikleri, arkadaşları, vardır. «Yol budur, Bize gel» diye
davet ederler, fakat heves ve arzularıyla kalp kulağı tıkanmış olduğundan, onların sesini işitmezler.” (6 Enam, 71) “Hiç
bir şey’i Allah’a şerik etmeyiniz. Zira
şirk, kuvve-i nutkiyenin, nutuk,
konuşma, kuvvetinin yani fikir, izan ve idrak kuvvetinin, fikirde hatasından ve
aklı kullanımdaki ve delili anlamaktaki kusurundan ileri gelir.” (6 Enam, 151) “İç
ve dış duyular, gözler, kulaklar ve burun gibi kökleri bir kendileri ayrı
kuvvetlerdir. Lisan, fikir, kuruntu ve zikir ise kökleri de kendileri de farklı
kuvvetlerdir. Bu kuvvetlerin hepsi de hayat suyu ile sulanır.” (13 Rad, 4)
“Eshâb-ı kehf ile «bedenin
harabından sonra, baki kalan, insanın ruhaniyetinin» murat olunması da caizdir. ‘Eshab-ı kehf;
üçtür’ diyenler için ‘ruh, akıl, kalp’ olabilir. Köpek de; mağaranın kapısına
sımsıkı bağlanan nefistir. Beştir
diyenlerin sözü ‘ruh, kalp, akl-ı nazarî,
akl-ı amelî ve enbiyada bulunan ve enbiyadan olmayanlarda «fikirden»
ibaret olan kuvve-i kudsiyeye, kutsal kuvvete’, işarettir.” (18 Kehf, 10)
“Kıyas terkibinde; ancak fikir ile külliyatı cüz'iyata zam edebilir. Fikirsiz,
«külliyatı cüz'iyata zam edemez.» Fikir vasıtasıyla iki âlemin, ahvalini ihata
ve her ikisinin hayretini cemi' eyler.” (27 Neml, 22) Örneğin, ‘araba fikri’
olan arabayı parçalarına ayırabilir ve tekrar birleştirerek araba yapabilir. “Fikir
çakmağının çakmasıyla yaktığımız kutsal mana ateşini ve onun ağacı olan ‘Fikir Kuvvetini’
siz mi inşa eylediniz, yoksa biz mi inşa ediciyiz?” (56 Vakıa, 71-73) “Allah’a yaklaştı,
fena ile Cebrail’in makamından ilerledi ve zatta fena bularak Sebahat ile yüzerek,
yandı.” (53 Necm, 3) “Allah, onların
üzerine, ruhun nuruyla nurlanmış zikir ve fikir kuşlarını, ebabilleri, gönderdi
ki o kuşlar, akıl ve şer’in kalemi ile her biri üzerine ismi yazılmış, meselâ zillet kibri, tevazu böbürlenmeyi, savm, oruç, şehveti, inkıhar gazabı giderici, taşları atarlar.”
(105 Fil, 3) Fikir üretme gücü, insana verilen kutsal kuvvetlerden biridir.
Bilim insanları der ki ‘Evreni anlamak isteyen enerjiyi, titreşimi ve
frekansı iyi bilmelidir’. Yoktan veya yokluktan yaratılan evrenin nasıl
oluştuğunu kanıtlamak üzere, vakum ortamı yaratılarak zerrelerin yokluktan
boşluğa çıkıp var olduğu ve yok olduğu deneyler yapılır. Uzay zaman birleşik
alanına, uzam boşluğuna, zerreler dolar. Gaz ve toz bulutu, çekim gücüyle
göçerek ateş olır, sonuçta Güneş olup yanar. Bu konseptte eksik olan, zerrelere
yüklenmiş olan “İlimdir.” Her zerre yüklü olduğu ‘bilgi’ ile hareket eder. Bu
ilim ilmullahtır, malumdur, bilinendir, Allah’ın bildiğidir, ilim maluma tabidir.
Her zerrenin ilim yüklü enerjisi, titreşimi ve frekansı farklıdır, öyle
tagayyür etmiştir, ‘farklılaşarak belirginleşip mükemmelleşmiştir’. “İnsan, bir
‘Fikir’ ile gaflet uykusundan intibah eder, uyanır, ısınıp ateş alır harlar,
pişer; kalp ruh nuruyla hayat bulunca kutsal âlem fezasında intişar eder, Güneş
gibi parlayıp yanar.” (25 Furkan, 47) Hâkimiyet veya hüküm Levhasında yazılı
olanlar Kader Levhasına indirilir. Her şeyin temelindeki
Kuvvet ve Kudreti, O’nun vekili olarak kullanırız. Aklını iyi kullanan, hikmete,
ilhama hatta vahye ulaşabilir!
Umarım bizim de, bir fikir ile ham taşımız pişer de Güneş gibi parlayıp yanarız!
Necdet
Altınay 23112022