9 Kasım 2022 Çarşamba

Kudretin Vekiliyiz!

 

Kudretin Vekiliyiz!

Akıl ve fikir yürütmede kimsenin kontrolü, kuvveti ve kudreti yoktur. Fikirlerin çıkışı ve uçuşması maddeye bağlı değildir, eşya ile ilgili olsa da fikirler eşyaya dayanmaz. Yerde ve gökte,  gizli olan büyük kıyametin ilmi; eşya, nefis, kalp, sır, ruh, hafa, gaybül gaybtan oluşan yedi makamın sırrı; yer ve göğün gizli hakikati; ceset ve ruh âlemlerinin ilmi Allah’ındır,  Allah’a mahsustur. Varlık âleminin ardında olup da gece gibi görünmeyen yedi makam, manada veya batında, perde arkasında olduğu için görünmez. Vücut, hayat, ilim, işitme, görme, irade, kudret ve kelamdan oluşan sekiz sıfat mertebesi ise gündüz gibi maddede, zahirde, açıktadır. İnsan, yedi makamda, sekiz sıfatı, Allah’ın kudretinin vekili ve şahidi olarak yaşar. Hakikat Güneşinin doğup batışıyla, kalpte, mana, maddeye hükmeder.

“Mevt ile hayat, harekâtı iradîyedir; hayat, iradenin olması, mevt ise iradenin olmamasıdır. Yaşam ile ölümün halk edilmesinin amacı maluma tabi olan ilmin insanlarda uygulanarak ortaya çıkışıdır.  Malumun zuhuru ile zahir olan Allah’ın ilmidir.” (67 Mülk, 2) “İnsana, ilim öğretir ve kudretimizle onu kadir kılarız. İnsan; İlâhi Vücudun vasıtası ve kudretinin vekilidir.”  (16 Nahl, 75) Kutsal hadis:  Kulum, güzel ahlak ile bana yaklaşırsa ben kulumu severim, sevdiğim vakit, işittiği semi sıfatı kulağı, gördüğü basar sıfatı gözü, tuttuğu kudretli eli ben olurum» (19 Meyem, 96) “Bu vücutta Zülkarneyn;  vücudun iki boynuzuna, yani, Doğu ve Batısına sahip olan kalptir. Kalbi, «beden arzında» kudret ve tasarruf sahibi kıldık. Güneşin battığı yere gelince, Ruh güneşinin «beden maddesinden» ibaret bulunan çamur ile karışık bir suda gurup eder olduğunu gördü. Ve o çukurun yanında «nefsanî bedensel kuvvetler» ve «Ruhani kuvvetler» kavmini buldu.” (18 Kehf, 86) Parlayan ve aydınlatan Ruh Güneşi, ışığın, çamur ile karışık, kütle kazanmış madde denizinde gurup etmiş, ışığın maddeleşmiş durumda olduğunu gördü. Kalp, bu çukurda, Doğu olarak enerji kuvvetlerini ve Batı olarak kütle kuvvetlerini buldu. Ayet der ki: Hakikat Güneşinin doğduğu yer olarak Doğunun, ışık enerjisi olduğu anlaşılmalı; Hakikat Güneşinin gurup ettiği yer olarak da Batının, kütle yani madde denizi anlaşılıp idrak edilmelidir. Işığa enerji yükleyerek ‘Yaratılışın’ başlatılması Kudret, İrade, gösteriminin başlangıcıdır. “Allah,  bütün kudret ve kuvvetlerin kaynağıdır.” (39 Zümer, 36) “İlmi,  bütün eşyada nafizdir, işleyendir. «Hayat, ilim,  irade,  kudret,  semi,  basar,  kelâm» sıfatları, sıfatların anasıdır. Size verilen bu sıfatlarla Hakk’ın sıfatlarına şahit olursunuz.” (20 Taha, 7) (15 Hicr, 87)

“İnanmayanlar, ‘Öldükten sonra yeniden diriliş olur mu?’ derler. Oysa insan ve âlem, durum ve koşulların değişimiyle, her anda başka, yeni bir hilkattedir, yaradılışta, oluşumda ‘halkı cedid’ kapsamında, her anda bir şendedir. Âlemdeki oluşuma, ibret almak üzere bakan kimse, değişim ve yeniliği inkâr edemez. Rububiyeti, Hakk’ın, hak edene hakkını vermesini, efal ve tecellileri, göremeyenler anlık yeniliği inkâr edebilir.” (13 Rad, 5,6) “Allah'a, ancak tevhit edenler dua eder, diğerleri, vücudu ve kudreti olmayan, Hak olmayan bir hayale dua eder.” (13 Rad, 14) “Göklerde ve yerde kudret ve kuvveti ile tasarruf edici ancak O'dur. Göklerin ve yerin küllisi, tamamı, O’nun batını ve zahiridir. O’ndan başka bir şey yoktur ki,  size yardım ve sahiplik edebilsin.” (2 Bakara, 107)

Var olan herhangi bir şeyin var olması için  ‘zaman’ ihtiyaç duyulan bir şey değildir. Atomun veya suyun var olabilmesi için belirli bir zamanın geçmesi gerekmez. Var olan, zamana gerek olmaksızın var olur. Zaman, bağımsız bir değişken değildir, uzay ile birlikte “Birleşik Alan” oluşturur. ‘Uzay Zaman’, uzam, bir bütündür. Proton nötron birleşmesi, zaman değil ama “Güç” ister. Kuvvet ve kudret yok ise ortamda, kuantum fiziğinin elemanları gibi, “Şeyler”, birbirini çekip itmez ve birleşemez, atom bile oluşamaz.  Hidrojen atomu için proton, nötron ve elektrondan birer tane gerek,  ama ayrıca bir birim zaman gerekmez. Zaman, insan aklı içindir ve itibarî, izafîdir. Kuvvet ve kudret esastır, temeldir.

İnsanlar ayetleri uygulamaz, ayetler insanların yaptıklarını ve yapacaklarını, olan ve olacakları, açıklar. Evren,  gökyüzü ve yeryüzü ile ilgili ayetler, güncel bilimsel bulgulara uygun ve uyumludur. “Kudretle icâd ve hikmetle tasarruf ancak O’nundur. Kûn, Ol, ilim,  irade, kudret sıfatlarıyla olur.” (16 Nahl, 40) “Evreni güç, kuvvet ve kudretimizle biz kurduk,  onu genişletmekteyiz.” (51 Zariyat, 47) “Gaz ve toz halinde bulunan evrene ve yeryüzüne ‘isteyerek veya istemeyerek gelin’ dedik, ikisi de  ‘isteyerek geldik’  dedi.” (41 Fussilet, 11).  “Sema,  arza bitişikken onu ayırdık.” (21 Enbiya, 30) “Düşünüp,  ibret alabilmeniz için her şeyi çiftler halinde yarattık.” (36 Yasin, 36;  51 Zariyat, 49). “Yeryüzünü canlandıran suyu gökyüzünden indirdik.” (2 Bakara, 164) “Gördüklerinden de ibret alamazlar. Bu nedenle kalp ve ruh yönünden gelebilecek herhangi bir duygu ve bilgi, bedensel zevk ve lezzetlere düşkün olanlara tesir etmez, etkili olmaz. Oysa sema ve arzın halk edilmesinin amacı yeniden diriliştir. İlahi sıfatlardan mahrum kalışlarının nedeni yeniden dirilişe inanmamalarıdır.  Bu nedenle de Hakk’ın kudretinden de mahrum kalırlar.” (17 İsra, 97,98)

Doğanın ve çevrenin neden, niçin gibi sorularına ve amaçlarına takılıp cevap aranabilir. Felsefe yapılarak çeşitli görüşler tartışılabilir. Evrenden, çevrenden ve kendi âleminden geri çekilmeye başladıysan arınmaya çalışıyorsun demektir. Tabiat ateşini hisseden yanmaya da başlar. Hayat boyu süren çabanın aslında bizim olmayan güç, kuvvet, kudret ve bir enerji ile mümkün olduğunu anlayabiliriz. Sonradan ‘Evrim’ denen ‘Tagayyürün’ yani ‘farklılaşarak belirginleşip mükemmelleşmenin’ hüküm sürdüğü düzlemden, önce hakikat ilmi ile yükselip sonra da hakikate doğru yücelmek mümkündür.

Umarım biz de Hakka yücelmenin bir yolunu bulabiliriz!

                                                                       Necdet Altınay 12112022

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder