28 Ekim 2020 Çarşamba

Hareket Evrenseldir

 

Hareket Evrenseldir

            Güncel, bilim insanlarınca, geniş kapsamlı kabul gören Standart Modele göre evren Büyük Patlama ile oluştu. İlk andaki sıcaklığın, yani hareketin, atom altı parçacıkların hareketinin, sonsuz olduğu kabul edilir. O andan itibaren, saniyeler içinde neler olduğu, nelerin oluştuğu bilimsel araştırmalar sonucunda belirlenmektedir. Uzayın hacmi iki katına çıkınca sıcaklığın da yarıya düştüğü bilimseldir! Evrenin, halen, gittikçe artan hızla açıldığı bilinir. Uzay, daha doğrusu, uzay zaman birleşik alanı, uzam, boşluğunda hareket eden galaksiler gibi uzam alanı da hareketlidir ve açılmaktadır. Galaksilerin tümü, Laniakea adıyla bir Süper Küme, Bağlantısal Bütünsellik oluşturur. Evrenle bütünleşik insan beynini de Konnektom Bilimi inceler. İnsan, böylece, evreni ve yaşamı bütünleyen bir parçadır.

            Bilmek için yaratılan, bilen ve bildiğini bilen tek canlı insandır. Bir gözlem olayında, gözlenenin gözlemciye göre davranışı yalnız insan için geçerlidir. Yalnız gözleyen insan ise gözlenen foton veya elektronun davranışı değişir, ya yolunu ya davranışını değiştirir veya seçimini geciktirir. Bunların hepsi, Kitabımızda, ‘farklılaşarak belirginleşme’, ‘bozunumla mükemmelleşme’ gibi deyimlerle anlatılır. (21.30-33) Hepsi sürekli etkileşim ve iletişim içinde bulunan kuvvetlerin halden hale geçişi ile açıklanmaktadır. Başlıca kuvvetler olarak elektrik, manyetik ve elektromanyetik kuvvetlerden söz edilir. Bu kuvvetler ilk andan itibaren hep vardır, verilmiştir, sürekli hareket halindedirler ve belirli özelliklere, sıfatlara ve yeni sıfatlar kazanma yeteneğine sahiptir. Kazanabilecekleri sıfatlar arasında bilgi saklama ve bilgi işleme gibi yalnız insan için çok önemli özellikler de vardır. Kuş gibi uçan ve balık gibi yüzen araçlardan sonra, atomlara bilgi kodlayabilen moleküller gibi kuantum âleminde elektrik üretip bilgi işleyen Kuantum Bilgisayarını da ancak insan yapabilir. (1)

Suretler,  ilmin aynidir.  Göklerde ve yerde,  bir zerre miktarı ilminden hariç olamaz”  (6.59)  “Siz,  Hakk’ın hıfz edicilerinden,  ilim yüklenebilen kuvvetlerinden,  oluştunuz.  Siz,  bu güç ve kuvvetlerin cisimlenmiş halisiniz.  Bedenlerinizden soyunmanız halinde durum apaçık görünür. Cismani organlar, hal lisanı ile yapılanları hatırlar ve açıklar. Hafıza semavi bir güçtür, yapılanları aşikâr eder.”(6 Enam, 61) (2)

Beyin hücreleri nöronlar ve Zihin Bilimi alanındaki son bulgular şaşırtıcıdır. “İnsan beyni büyük bir bilgi işlem merkezi gibi çalışır. Her nöron diğer 15.000 kadar nöron ile elektriksel haberleşme yapar. Nöronlar, elektrik üretir, kodlar, mesaj gönderir, mesaj alır, çözümler, anlar ve ilgili diğer nörona tekrar kodlayıp gönderir. Yani her nöron günümüzün ‘röle istasyonları’ gibi çalışır. Her insan, bir başka ilişkiler halinde olan, özel bilgi işlem programları topluluğudur. Kişi Bilinci, Kozmik Külli Bilinç içinde yer alan, onun bir parçası olarak çalışan, Cüzî bir bilinçtir. Beyin, en iyi bilgi işleyen organ değil, ‘Yaşamın’ kendisi ‘Üst Sistemdir’ ve bilgiyi daha iyi işler. Özgür irade yoktur. Evrenin tüm kuvvetleri, birbirleriyle, matematiksel olarak modellenebilir ve Bağlantısal Bütünsellik oluşturacak şekilde bağlıdır. Her nöron ve her zerre birbiriyle sürekli etkileşim ve iletişim içindedir. Yaşam Sistemi içinde DNA, RNA ve Proteinler her an birbirlerini değiştirecek şekilde çalışır. Her şey, her an, bir diğer andan farklı bir ‘hal’ içindedir.” (3)   

Sürekli hareketli bir ortamda, hareket halinde, etkileşim ve iletişim içinde, bulunan ‘kuvvetler’, kendileri bilgi yüklüdür, buna uygun bir özellik arz eder, bir isim ve bir sıfat taşırlar. Bu taşıma sürecinde, dolaylı olarak, korona gibi kendisi canlı olmayan bir ‘bilgi’nin taşınmasına da vesile olurlar. Hareket edenler ile harekete katılanlar, bireysel ve bütünsel düzeyde, daima belirli bir amaç içindedirler, tesadüf yoktur. ‘Rüzgâr bu yönden dört şiddetinde esecek’ deyiminde olduğu gibi her ‘kuvvetin’, hareketinin bir yönü bir de şiddeti, gücü veya kudreti vardır. Kuvvetler zıt yönlerde ve dengeli olmadıkça durağanlık da yoktur. Her yapılan iş potansiyel enerji olarak tanımlanabilen bu kuvvetlerin kullanımıyla yapılır. Gıdalardan enerji alınmasının özünde oksijen atomunun ‘bond’, bağ enerjisinin, gücünün kullanımı vardır. (4) İşi bitmiş proteinlerin çözülüp, hücre içinde yeni vitaminlerin üretilmesi işlemleri de atomların bu kimyasal bağlanma enerjisiyle yapılır.

"Bir düşünün bakalım! Allah'ın azabı yakanıza yapışsa yahut o saat gelip çatsa, Allah'tan başkasına mı yakarırsınız? Doğru sözlü iseniz söyleyin!" (6.40) “La havle ve la kuvvete illa billâh” deyişiyle ‘güç ve kuvvetin’ yalnız ve sadece Allah’a ait olduğu belirtilir.

Evrensel bağlılık, bağımlılık ve bütünselliğe insan da zihin, beyin ve bilinciyle dâhil olduğuna göre her şeyin özünde ve temelinde yer alan ‘kuvvet’ kavramı vardır. Sürekli iletişim ve etkileşim içinde olan kuvvetlerin izdiham edip toplanıp maddeleşmesiyle oluştuğumuza göre kendimizi evrenden ayrı gayrı ve bağımsız düşünemeyiz. Özün özü, ‘Fail Haktır’. Her kuvvetin salınım, titreşim, yön ve şiddetinin farklılığı; özelliğinin farklılığına, içerdiği bilginin uygulanışına göredir. Her ilmin ayrı bir uygulanışı vardır. İlim uygulanırsa ortaya çıkar, zahir olur ve görünür. Maddeden soyunulması halinde geriye ilmi kalır. (5)

Umarım biz de vücut, sıfat ve fiilleriyle ortaya çıkan ilmin Hakkın ilmi olduğunu idrak edebiliriz.                                                                                     102020

 

(1)     http://necdetaltinay.blogspot.com/2020/04/habbeden-dabbeye-kendimizi-tanmalyz.html

(2)     http://necdetaltinay.blogspot.com/2020/03/say-kanunu-say-ve-ictihat.html

(3)     Prof. Dr. Türker Kılıç,  https://www.youtube.com/watch?v=_7HLHNEwq7I

(4)     https://tr.wikipedia.org/wiki/Ba%C4%9F_enerjisi

(5)     http://necdetaltinay.blogspot.com/2020/05/dogumla-bir-mevtle-bin-yasa.html