Hareket Evrenseldir
Güncel, bilim insanlarınca, geniş kapsamlı kabul gören
Standart Modele göre evren Büyük Patlama ile oluştu. İlk andaki sıcaklığın,
yani hareketin, atom altı parçacıkların hareketinin, sonsuz olduğu kabul edilir.
O andan itibaren, saniyeler içinde neler olduğu, nelerin oluştuğu bilimsel
araştırmalar sonucunda belirlenmektedir. Uzayın hacmi iki katına çıkınca
sıcaklığın da yarıya düştüğü bilimseldir! Evrenin, halen, gittikçe artan hızla
açıldığı bilinir. Uzay, daha doğrusu, uzay zaman birleşik alanı, uzam,
boşluğunda hareket eden galaksiler gibi uzam alanı da hareketlidir ve açılmaktadır. Galaksilerin tümü,
Laniakea adıyla bir Süper Küme, Bağlantısal Bütünsellik
oluşturur. Evrenle bütünleşik insan beynini de Konnektom Bilimi inceler. İnsan, böylece, evreni ve yaşamı bütünleyen bir parçadır.
Bilmek için yaratılan, bilen ve bildiğini bilen tek canlı
insandır. Bir gözlem olayında, gözlenenin gözlemciye göre davranışı yalnız
insan için geçerlidir. Yalnız gözleyen insan ise gözlenen foton veya elektronun
davranışı değişir, ya yolunu ya davranışını değiştirir veya seçimini geciktirir.
Bunların hepsi, Kitabımızda, ‘farklılaşarak belirginleşme’, ‘bozunumla
mükemmelleşme’ gibi deyimlerle anlatılır. (21.30-33) Hepsi sürekli etkileşim ve
iletişim içinde bulunan kuvvetlerin halden hale geçişi ile açıklanmaktadır.
Başlıca kuvvetler olarak elektrik, manyetik ve elektromanyetik kuvvetlerden söz
edilir. Bu kuvvetler ilk andan itibaren hep vardır, verilmiştir, sürekli
hareket halindedirler ve belirli özelliklere, sıfatlara ve yeni sıfatlar
kazanma yeteneğine sahiptir. Kazanabilecekleri sıfatlar arasında bilgi saklama
ve bilgi işleme gibi yalnız insan için çok önemli özellikler de vardır. Kuş
gibi uçan ve balık gibi yüzen araçlardan sonra, atomlara bilgi kodlayabilen
moleküller gibi kuantum âleminde elektrik üretip bilgi işleyen Kuantum
Bilgisayarını da ancak insan yapabilir. (1)
“Suretler,
ilmin aynidir. Göklerde ve
yerde, bir zerre miktarı ilminden hariç
olamaz” (6.59) “Siz,
Hakk’ın hıfz edicilerinden, ilim
yüklenebilen kuvvetlerinden, oluştunuz. Siz,
bu güç ve kuvvetlerin cisimlenmiş halisiniz. Bedenlerinizden soyunmanız halinde durum
apaçık görünür. Cismani organlar, hal lisanı ile yapılanları hatırlar ve
açıklar. Hafıza semavi bir güçtür, yapılanları aşikâr eder.”(6 Enam, 61) (2)
Beyin hücreleri nöronlar ve Zihin Bilimi alanındaki son bulgular
şaşırtıcıdır. “İnsan beyni büyük bir bilgi işlem merkezi gibi çalışır. Her
nöron diğer 15.000 kadar nöron ile elektriksel haberleşme yapar. Nöronlar,
elektrik üretir, kodlar, mesaj gönderir, mesaj alır, çözümler, anlar ve ilgili
diğer nörona tekrar kodlayıp gönderir. Yani her nöron günümüzün ‘röle
istasyonları’ gibi çalışır. Her insan, bir başka ilişkiler halinde olan, özel
bilgi işlem programları topluluğudur. Kişi Bilinci, Kozmik Külli Bilinç içinde
yer alan, onun bir parçası olarak çalışan, Cüzî bir bilinçtir. Beyin, en iyi
bilgi işleyen organ değil, ‘Yaşamın’ kendisi ‘Üst Sistemdir’ ve bilgiyi daha
iyi işler. Özgür irade yoktur. Evrenin tüm kuvvetleri, birbirleriyle,
matematiksel olarak modellenebilir ve Bağlantısal Bütünsellik oluşturacak
şekilde bağlıdır. Her nöron ve her zerre birbiriyle sürekli etkileşim ve
iletişim içindedir. Yaşam Sistemi içinde DNA, RNA ve Proteinler her an
birbirlerini değiştirecek şekilde çalışır. Her şey, her an, bir diğer andan
farklı bir ‘hal’ içindedir.” (3)
Sürekli hareketli bir ortamda, hareket halinde, etkileşim ve iletişim
içinde, bulunan ‘kuvvetler’, kendileri bilgi yüklüdür, buna uygun bir özellik
arz eder, bir isim ve bir sıfat taşırlar. Bu taşıma sürecinde, dolaylı olarak,
korona gibi kendisi canlı olmayan bir ‘bilgi’nin taşınmasına da vesile olurlar.
Hareket edenler ile harekete katılanlar, bireysel ve bütünsel düzeyde, daima
belirli bir amaç içindedirler, tesadüf yoktur. ‘Rüzgâr bu yönden dört
şiddetinde esecek’ deyiminde olduğu gibi her ‘kuvvetin’, hareketinin bir yönü
bir de şiddeti, gücü veya kudreti vardır. Kuvvetler zıt yönlerde ve dengeli
olmadıkça durağanlık da yoktur. Her yapılan iş potansiyel enerji olarak
tanımlanabilen bu kuvvetlerin kullanımıyla yapılır. Gıdalardan enerji
alınmasının özünde oksijen atomunun ‘bond’, bağ enerjisinin, gücünün kullanımı vardır. (4) İşi bitmiş proteinlerin
çözülüp, hücre içinde yeni vitaminlerin üretilmesi işlemleri de atomların bu
kimyasal bağlanma enerjisiyle yapılır.
"Bir düşünün bakalım! Allah'ın azabı yakanıza yapışsa yahut o saat
gelip çatsa, Allah'tan başkasına mı yakarırsınız? Doğru sözlü iseniz
söyleyin!" (6.40) “La havle ve la kuvvete illa billâh” deyişiyle ‘güç ve
kuvvetin’ yalnız ve sadece Allah’a ait olduğu belirtilir.
Evrensel bağlılık, bağımlılık ve bütünselliğe insan da zihin, beyin ve
bilinciyle dâhil olduğuna göre her şeyin özünde ve temelinde yer alan ‘kuvvet’
kavramı vardır. Sürekli iletişim ve etkileşim içinde olan kuvvetlerin izdiham
edip toplanıp maddeleşmesiyle oluştuğumuza göre kendimizi evrenden ayrı gayrı
ve bağımsız düşünemeyiz. Özün özü, ‘Fail Haktır’. Her kuvvetin salınım,
titreşim, yön ve şiddetinin farklılığı; özelliğinin farklılığına, içerdiği
bilginin uygulanışına göredir. Her ilmin ayrı bir uygulanışı vardır. İlim
uygulanırsa ortaya çıkar, zahir olur ve görünür. Maddeden soyunulması halinde geriye ilmi kalır. (5)
Umarım biz de vücut, sıfat ve fiilleriyle ortaya çıkan ilmin Hakkın ilmi
olduğunu idrak edebiliriz. 102020
(1)
http://necdetaltinay.blogspot.com/2020/04/habbeden-dabbeye-kendimizi-tanmalyz.html
(2)
http://necdetaltinay.blogspot.com/2020/03/say-kanunu-say-ve-ictihat.html
(3)
Prof. Dr. Türker Kılıç, https://www.youtube.com/watch?v=_7HLHNEwq7I
(4)
https://tr.wikipedia.org/wiki/Ba%C4%9F_enerjisi
(5)
http://necdetaltinay.blogspot.com/2020/05/dogumla-bir-mevtle-bin-yasa.html