15 Mart 2023 Çarşamba

Evliya Olgunluğu,

 

Evliya Olgunluğu,

Fatiha suresi, Kuranın özetidir. Müslüman olduktan sonra yüzünden okunan duanın, Müslüman olmak için tersinden okunması önerilir. Böyle okuma sırasında önce ‘Ben’ diye başlar dua, ortasında ‘seninle, senden, sana, sığınır; seninle sana ibadet ederiz’ denir ve en sonunda ‘O’, ben yoğum sen varsın, diyerek bitirilir. Son bölümde, ‘Sadece Rahmanî, genel, madde âleminde veya sadece manevi âlemde kalanların değil, kendilerine rahimsi, özel, nimetler de verilen, evvelde, ahirde, zahirde ve batında, Hakk’ı Şuhut edip, şahit olup, Hakk’ın baki yüzünü müşahede edip, görüp, fani vücutları gaip olan Nebinin, sadığın, şühedanın ve evliyanın, yollarına ilet bizi’ denilir. ‘Kuranı öğrettim, insanı inşa ettim’ ayetleri gerçek olur, insana bahşedilen, ‘Bilgelik’ sıfatı duanın kabulüyle gerçekleşir.

“Kaza, Belâ, Allah’ın bir kamçısıdır, halktan kesilip Hakk’a teveccüh etmeleri, kullarını zat-ı ilâhîyesine sevk, için; en çok enbiyaya, sonra evliyaya, sonra onlara mümasil olanlara yöneliktir.” (3 Ali İmran, 154) “Siz şeytan ve evliyasından değil sadece benden korkunuz.” (3 Ali İmran, 175) “Evliya, Allah'ı, Allah onları sevdiği için sever. Nimet verdiği için veya korktukları için sevenler nimet vermediği veya korkmadıkları zaman sevemez. Sıfatları için sevenler, sıfatlar değişince sevemez. Amma Zat muhabbeti, Zat’ın bekasıyla bakidir. Tecellinin değişmesiyle değişmez, Zat'ı seven, lütuf zamanında Lâtifi sevdiği gibi, kahır zamanında Kahhar’ı da sever. Aralarında fıtri münasebet ve ezeli muhabbet rabıtası ve zati cinsiyet olduğundan, o kavim, müminlere de tevazularında sevgi ve merhamet sahibidir ve gayet yumuşaktırlar.” (5 Maide, 54) “Allah’ın evliyası öyle kimselerdir ki, imanı hakiki ile iman ederler. Bekada, benliklerinin zuhurundan sakınırlar.” (10 Yunus, 63) “Kubbelerim altında benden gayri kimsenin bilemediği evliyalarım vardır. Onların şanları, kendileri, Allah’ta helak olmuştur.” (18 Kehf, 21) “Enbiya ve evliyanın gazabı, Hakk'ın sıfatı onlarda zahir olduğu içindir.” (20 Taha, 97) “Kemale erenlerde parlayan nur, asılda parlayan sabit istidat nuru üzere zait olan bir nurdur ki, güya kat kat olmuş nurdur. Allah her şeyi bilir, evliyasına, yardım ve hidayetiyle, bildirir ve keşfettirir.” (24 Nur, 35) “Evliyalar, Benim gayrime ve gayrimin ispatına iltifat etmeksizin, beni tevhit eder. Ve hiç bir şey'i Bana şerik kılmazlar.” (24 Nur, 55) “Allah’tan gayri evliya dostlar edinenlerin misali, zayıf ev yapan örümcek misali gibidir. Uhrevi muhabbetin kaynağı, Zatın Birliği ve İlahi Muhabbettir.” (29 Ankebut, 41) “Resul; müminlere nefislerinden evlâdır. Çünkü Nebi;  «müminlerin hakiki vücutlarının ve olgunluklarının kaynağıdır.» Ve evvelden olan kutsi idrak istidadının ve sonradan olan kutsallık idrakine dayanan olgunluklarının kaynağıdır. Böylece Nebi, müminlerin hakiki babasıdır. Fıtratlarında müminler ile Hak arasında vasıta ancak odur. İlk yaratılan nur onundur. Onsuz, Hakkın feyzi, idraki, müminlere vasıl olmaz, kurtulmuş olamazlar, necatları ancak onda fena iledir.”  (33 Ahzab, 6) “Enbiyayı vahiy ile evliyayı ilham ile elçiler kılmıştır. Teorik, kuramsal, akıl ile pratik, uygulamalı, akıl insanın iki kanadıdır. Anlama, görme, hareket etme hayvani nefsin üç kanadıdır.” (35 Fatır, 1) “Sen, bil külliye, Allah'ta fani olduğun için ne zatın, ne sıfatın, ne fiilin ve ne de dinin vardır.  Eğer bunlardan birisi mevcut olsa hakikatte din halis olamaz.”  (39 Zümer, 3)

“Rahmani, genel, rahmet, bütün eşyaya vücut vererek ve özüne olgunluğu yerleştirerek eşyanın tümünü kapsar. Evliya, genel rahmete, zatın tevhidine ve gerçek olgunluğun idrakine sahiptir. Muhammed'ine mahsus rahimsi, özel, rahmet ile de mevsuftur, vasıflıdır.”  (41 Fussilet, 2) “Eğer Allah dilemiş olsaydı, kadere binaen insanların kâffesini, tümünü, fıtrat üzerine millet-i vahide, hepsini muvahhit, tevhit eden, kılardı. İşi hikmet üzere bina ederek,  bazısını muvahhit,  adil,  bazısını da müşrik ve zalim kıldı.” (42 Şura, 8) “İstidat ne derece kuvvetli olursa, başlangıçta, o nispette nefsanî sıfatı kuvvetli olur. Aydınlanmanın parlaklığı karşısında sıfat kalmaz, saklanmak mümkün olmaz, çok evliyayı böyle yakmışızdır.” (50 Kaaf, 36) “Evliyasına, sema ve arzdan tecelli eden Zat-ı ecel, yüce ve âlâdır. Allah, her şeyde hazır ve zahir, evliyasına her zerrede tecelli edendir. Bunun için iman eden,  iman etmiş,  inkâr eden inkâr etmiştir.” (85 Büruc, 9)

Kuran, insana var olduğunu zannettiren en önemli üç hususun ‘Efal’, ‘Sıfat’ ve ‘Zat’ olduğunu söyler. Şöyle ki, ‘varım, çünkü istediğim gibi hareket ediyorum, yiyor, içiyor, tutuyor, geziyorum’ der. İkinci olarak, ‘çok çeşitli sıfatlara sahibim, ana, baba, evlat, eş, meslek sahibi, iyi, kötü davranışlarım var, güzel, çirkin, sıfatlarım var’ diyebilir. Son olarak da, ‘bir vücudum var, maddi ve manevi benliğim ve kişiliğim, kimliğim, zatım vardır’ der.

Anadolu Halkından duyulur, ‘Gökten iğne düşse, gayriye değmez’, ‘Halk, aynen Hak’tır’, ‘Fail, Hak’tır’, ‘Mevsuf, vasıfları olan, her sıfatla sıfatlanan, Hak’tır’, ‘Mevcut olan Hak’tır’. Ayetler de tüm bu deyişleri teyit eder. ‘La havle ve la kuvvete’ hiç kimsenin kuvvet ve kudreti yoktur, tüm kuvvet ve kudret Allah’a aittir. Tüm isim ve sıfatlar, ‘esma ve müsemma’, Allah’ındır. Her mevcut olan, Allah’ın vücuduyla mevcuttur, O’na muhtaçtır.

Bilimsel ve teknolojik bilgi ve buluşlar da tüm bu fikirleri kanıtlar. Evrende bilinen başlıca kuvvetler ‘elektrik, manyetik ve elektromanyetik’ kuvvetlerdir. Bilim insanlarınca kanıtlanmıştır ki, nasıl oluyor bilinmiyor ama kuvvetlerin Higgs bozonu içinde toplanmasıyla ‘madde’ oluşuyor. Kısaca, insan, madde ve manasıyla, kendisini de oluşturan hiçbir kuvvetin sahibi değildir. Aslında ne bir hareketi, efali, ne de bir isim veya sıfatı üstlenebilir. Ayette denildiği gibi “İnsan, Allah’ın hayatıyla hay yani diri, ilmiyle âlim, nefsiyle kaim, vücuduyla mevcuttur.” (2 Bakara, 255) Ayrı bir varlıkmışçasına var olduğunu iddia etmesi tamamen bir ‘zan’dır. İnsanın, ‘zan’larından kurtulması tam bir imandır!

Evliya, kendisinde Allah’ın tecelli ettiği insandır, her insanın amacı ‘Evliya’ olmaktır!

Umarım, Kuran’dan Tevhit İlmini öğrenip idrak ederek, amacımıza ulaşabiliriz! (1)

(1)   http://necdetaltinay.blogspot.com/2023/02/insan-olmaldr.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder