19 Şubat 2021 Cuma

Sesten Konuşmaya

 

Sesten Konuşmaya

            Ses, algılanabilen periyodik basınç değişimleridir. Ses titreşimle oluşur, titreşim enerjiye dönüşür. Sesin kuvvetine gürlük denir. ‘Sicim Birleşik Kuramına’ göre,  “Madde,  atomlardan; atomlar  da elektron,  nötron  ve  proton ile içindeki kuarklardan oluşur. Bütün bu parçacıklar, aslında titreşen küçük sicim ilmekleridir. Sicim kuramı, tek bir ilkeden, “En  ileri  mikroskobik  düzeyde  her  şeyin  titreşen tellerin bileşimlerinden oluştuğu” ilkesiden, ibarettir. Elektron, bir  biçimde  titreşen  bir  sicim, yukarı  kuark başka  bir  biçimde  titreşen  bir  sicimdir. Her  hangi  bir ‘şey’in ‘info’su  asla  yok  olmaz  ama  kütlesi,  örneğin  kara  deliğe düşerek, enerjiye dönüşür.” (1)

             “Bir  emirle,  halen,  her  an,  oluşmaktaki evrenin,  ‘Hadis  olur,  fani  olur’  şeklinde  var  ve  yok  olması istenmedi, her şeyin bir amacı vardır.” (21 Enbiya, 16,17) “Ruhsuzluk  durumunda,  madde;  tek düze  bir  sarsıntı,  sallantı  ve  titreşim  içinde  olur,  yalnız bilinçsiz  sarsıntı  ve  titreşim  içinde  oluş  vardır. Diğer  bir  deyişle  herhangi  bir  ‘canlı şey’ olmadan  önceki  haldir.  Yani  madde  ve  beden  arzının kadri ve kıymetinin bilinmesine sebep olan ervah, mana ve ameller, kuvvetlerinin tümünü meydana çıkarır. Böyle durumda, beden arzı, halinin diliyle, hal diliyle, içinde bulunduğu halinin anlattığı şekilde, haberlerini söyler. O vakit beden arzı, verilen iradenin  nasıl  kullanıldığını,  evveline ait haberlerini, söyler. Maddenin içinden, bir ‘şey’ oluşmasına ilişkin,  ilim  çıkarıldığı  zaman,  maddenin  kütle  ve  ağırlığı  da ihraç edilir, ortadan kaldırılır, aslına döner. Ruhun maddeden soyunması zamanında, beden arzı da ıstırap içinde harap olup ortadan kalkar, kütlesi ve maddesi de yok olur.” (99 Zelzele, 1-8)

“Yer ve gök, madde olmaksızın ve müddetle kayıtlanmaksızın, halk edilmiştir. Yer ve gök, Allah’ın ilmi ile görünür,  vücudu ile mevcuttur.  Zaman ve mekân ile sınırlı olan aklın itibarı olmasa, arz ve semanın vücudu itibar olunmazdı.  Sema ve arz, Allah’ın vücudundan ayrı ve gayrı olamaz. Her şey istek ve iradesiyle, “Kûn, ol” emriyle, ancak söz ve ses duyulmaksızın, arada bir vasıta olmaksızın ve zaman geçmeksizin birden, sürekli, her an içinde olmaktadır.”(2 Bakara, 117)

“Nutuk, sizin bedenleriniz arzında ve lisanınız üzere zahir olmuş,  meydana çıkmış olan  ‘mütekellim-i hakikînin’, ‘hakiki kelam edenin’ sıfatlarından bir sıfattır. Eğer huzur ve görüş sahibi, şahit, iseniz kalplerinize mütekellim-i hakikî o sıfatla tecelli etmiştir. Nutkunuz, hayvanat sesleri gibi sedalar olmayıp,  hakikî nutuk ise, kalbinize tecelli eden ‘sıfat’, tekellüm sebebiyle, kelimeler suretinde yer almış olan rızık-ı maneviniz, size ruh semasından nazil olmuştur. Ve bu suretle sizin kemaliniz hâsıl olmuştur ve ahret ahvaline onunla hidayet bulmanız için Hakk’ın nuru size parlamıştır, kalbinize manalarıyla doğmuştur.” (51 Zariyat, 23)

Arz ve sema, madde ve mana, yer ve gök, önce bitişikti, heyula iken, görkemli bir hayal ve cismanî bir madde iken, yapışık idiler. Uyumlu farklılaşma ve başkalaşarak mükemmelleşme sayesinde,  sonra,  kısadan uzuna ses ve renk dalgaları gibi ayrıldılar.

Benzer şekilde bebek,  nokta iken,  kan pıhtısı oldu,  ruh verilip,  insan olma ilmiyle donatılıp, arzı ve semasıyla, yayılıp döşendi. Her ne yaşanırsa tüm varlık ile yaşanır, kısmî yaşanmaz, organsal yaşanmaz,  bir bütün olarak yaşanır. Duygular akılla yaşanır,  aklın kullanımında duygular da etkindir. “İnsan ile Dünyada, arz ve sema, madde ve suret, farklı olarak yedi kat olarak hüküm ve takdir edildi.  Semanın her katına amacı, işleri,  araçları,  tesir ve tedbirleri işaret edildi.”  (41 Fussilet, 12)  Bazı tesirlere karşı da dünya gibi insan da uyumlu farklılaşıp başkalaşarak, örneğin fazla ışığa karşı bronzlaşarak, korunur.

Fiziksel de kimyasal da olsa bedenimizdeki her hücremiz, elektrik oluşturuyor,  üretiyor,  radyo ve TV istasyonları gibi ses ve görüntü kodlayıp,  diğer hücreye gönderiyor sonra da mesajları alıp,  lisanını ve anlamını çözümleyip, mesajların gereğini yapıyor. Daha önemlisi bütün bu iş ve işlemler, hücrelerimizin bir protein veya molekülünün yaptığıdır.  Hücrelerarası mesaj alışverişi gibi hücre içindeki organeller arasındaki mesaj alışverişi de elektrikle olmaktadır. Elektrik akımının dalgalanması DNA’YI da etkiler ve DNA nöronların yapısını değiştirir. Diğer bir deyişle elektronların üstünde yaşıyoruz. Elektron bilgi yüklenebiliyor, taşıyabiliyor,  muhafaza edebiliyor ve hafızadan alıp hatırlama yapabiliyor.

Beden elektriği sinyalleri,  atom düzeyinde çalışır. (2) Sinir hücreleri olan nöronların yüzeylerinde, sinyali oluşturan ve alıp ileten proteinler vardır.  Eksi veya artı elektrik yüklü atomlar, bu proteinlerce, nöronların hücre duvarlarından, birbirlerine geçirilerek, sinyalleşme başlatılır ve sürdürülür. Bir hücrenin içinde bir atoma elektron yüklendikçe, hücreler arasındaki denge bozulur ve bu iyonların bir hücrenin içinden diğerine, hücreden hücreye pompalanmasıyla, 70 mili volt düzeyinde, bir voltaj, akım dalgalanması yaratılarak sinyal iletilir. Bir mili volt, voltun binde biridir. Kıyas ile anlaşılması amacıyla, cep telefonları 5 mili volt ile şarj edilir. Elektronları kullanan bakır tel yerine, bedenin sinir istemi, yüklenmiş elektriği, iyonları, genellikle de potasyum ve sodyum iyonlarını,  kullanarak nöronlardan geçirir. İyon, normalden fazla veya az elektron yüklü atomdur. Görevli proteinler bir atomun elektron yükünü artırabilir veya eksiltebilir, böylece anot veya katot oluşturabilir. Enerji görülemez, etkisiyle bilinir. Görülemeyen bilinebilir;  algılanabilir olan ilim, enerjiye dönüşünce EMR, elektromanyetik radyasyon, yayılımı ışık hızında hareket oluşturur.  Hareketi algılama yeteneği de insan bilincindedir. Bilinç, akıl ve akıl semasında oluşur, aklın hızı, zaman ve mekân sınırı tanımaz.  Bu mesajlarla hayal eder, düşünür, ses oluşturur, konuşur, hafızaya kaydeder ve hatırlarız.

Umarım, biz de, titreşimleri hisseder, sesi duyar, mesajı dinler, ilmi idrak edebiliriz.

                                                                                                            19022021

 

(1)     “Evrenin Zarafeti”, Brian Greene, sayfa 43, 45.

(2)     https://pursuit.unimelb.edu.au/articles/reading-the-body-s-electrical-signals-to-treat-illness

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder