Dayanışmayla Oluşum
Mevcudatın arasındaki dayanışma ve yardımlaşma, oluşumun
kaynağından olabilir. Var olanlar içindeki ve arasındaki dayanışma ve
yardımlaşmanın nedeni, oluşumun kendisinin dayanışma içinde vuku bulmasıdır.
Ayetler, tagayyürden, uyumlu farklılaşarak mükemmelleşmeden söz eder. İlmin ilk
uygulanışı, elektro manyetik enerji dolu kuvvetler olarak ortaya çıkışıdır.
Sürekli iletişim ve etkileşim içinde olup da, Higgs bozonu içinde toplanıp
maddeleşip, bedenleşen, kuvvetler; canlı ve cansızların temelini, kaynağını
oluşturur. Canlıların özü DNA Levhasına, maddeye hükmetme iradesi, yazılmıştır.
Bu durum CERN’de yapılan bilimsel deneylerin tümünde gözlemlenir. Bir
vakum ortamında, saniyenin 10-40ında, trilyonda birinde, yokluk
âleminden boşluk ortamına bir elektron-pozitron çifti çıkar, var olur ve hemen
yok olur. Kitapta, “Bir emirle, halen bile oluşum halindeki evrenin, ‘Hadis, var, olur, fani, yok, olur’ şeklinde eğlence gibi oluşması
istenmedi” denilir. (21 Enbiya, 16,17). Kısaca, madde evreninin, “Var olur, yok
olur” halinde rastgele oluşumla olmadığı, belirli bir düzen ve amaç üzere oluştuğu
bildirilir.
Atamızın bir heykeli için kaidesine de önem verilir. Benzer şekilde, eğer
bu âlemde, Âdem icat edilmesi planlandıysa, yerlerin ve göklerin halk edilip
döşenmesi, canlılığın yaratılması ve hepsinden sonra, insanın inşasının
düşünülmesi makul ve mantıklıdır. Heykelin kaidesi maddedir, insanın bedeni ise
canlıdır, üstelik insanı insan yapan öz, manadır, insanlık bilincidir. İnsan,
böylece esfel-i safilinden, maddenin çukurundan, açılan temelden, ana
rahminden, arş-ı alaya yücelir. ‘İnsanlık ilmi, Allah’ın ilmiyle bağlantılıdır’
denebilir. İnsan, kuvvet ve kudretini, maddeye ve bedene hükmetme iradesini
doğrudan Hak’tan, gaip âleminden, alıyor olabilir. İnsan, onun ilmi ile âlim,
vücudu ile mevcut, nefsi ile kaim, ayakta, hayatı ile hay, diri, kuvvetiyle
kuvvetli ve hükmü ile iradelidir. “Fıtratı gereğince, her nefsin kudret
âleminden kuvveti ve onu terbiye eden hükümdarlık âleminden gelen iradesi
vardır. Kudret ve kuvveti, ilim ve nurdan, aklıyla ilmin idrakinden gelir.
Hükmü yerine getirme, uygulama azim ve iradesini ise hükümdarlık âleminden,
zaman içinde, yerine ve zamanına göre, gerektikçe, yardım olarak, alır.” (50 Kâf
Suresi, 21)
“Allah, Âdemin inşasında görev alacak olan ilim sahibi uygulayıcılara,
Âdemin icat edilmesi iradesini göstermiş, emretmiştir. Zira kâinatta hadis olan
her şeyin, yaratılmazdan evvel kaza-i sabık denilen ruh, ilim âleminde,
sonra âlemin kalbi olup levha-i mahfuz denen kalp, boşluk, âleminde,
sonra âlemin nefsi olup ispat levhası ve dünya seması denilen nefis, varlık,
âleminde, sureti vardır, tasarlayıp, düşünüp, uygulamaya benzer. Her şeyin
hazinesi, bizim indimizdedir, her şeyi, ancak malum miktarda indiririz.” (15
Hicr Suresi, 21)
Güncel olan COVID 19 aşısının
üretiminde, mRNA, ‘haberci RNA, denen ‘template-levhaya’, virüsün kendi
bilgilerinin arasına, trilyonlarca ilave enzim, kimyasal ‘harf’, doldurmak, yazmak,
söz konusudur.(1) Böylece virüsün üretilmesi
engellenir. Kitap, Levhalardan bilgiler vermesi nedeniyle, tüm evrende her
olmuş ve olacağı, kanıtlanmak üzere, içerir. Her şeyin ilmi, uygulanmazdan
önceki hali, Allah’ın indindedir.
“Nefis, tabii lezzetlere meyil ederek süfli tarafa cezp edilirse, tabiat
perdesi, kalbini mana âleminden koparır, uzaklaştırır. Mana âleminin kuvvet ve
kudretinden yoksun kalır, gereken
yardımdan kesilirse, kalbin iradesi zayıflar. İlmin nurundan, idrakinden,
mahrum kalan iradenin, kuvvet ve kudreti de zayıflar. Bu durumu fark edip ulvi
yöne dönüp, bedenden soyunursa, ilahi nur ve kuvvet yardımına ulaşır. Allah’a
yakınlaşması halinde ise, nebiler gibi bilinmeyeni bilir, kadir olunmayan
şeylere kadir olur. İnsan, kendisine bağış ve ihsan olunmuş olan bedende, ilahi
kuvvet ve kudrete sahip olur, hükümdarlık âlemlerinin vasıflarıyla vasıflanırsa,
sezgi ve ilhama erişir. Gaibi kimse bilemez ama gaipten nida olunur, yardım
alınır, fıtrata nakış olunmuş olanlar okunabilir. Sadık rüyalar ile vahiy aynı
vadidendir. Nefsin tahayyül kuvvetiyle, gaipteki suretler cesetleşebilir,
tecessüm edebilir.” (11 Hud, 69) (48 Fetih Suresi, 27) (80 Abese, 13-16) (85
Büruc, 20,21)
“Göklerde ve yerde bir zerre miktarı ilminden
hariç olamaz. Zatının kâffesine, tümüne, huzuru dolayısıyla, cemi gaipleri
kapsayan hazineler, Hakk’ın indindedir. O gaip hazinelerini Allah’tan gayri
kimse bilemez, ancak o bilir. Yani gaip hazinelerinin kapıları kilitlidir,
anahtarları Hakk’ın elindedir. Hakk’ın gayri, o gaip hazinelerinden haberdar olamaz.
Gaip mekânından şahadet âlemine çıkarılmasının sebepleri; Hakk’ın kudret ve
tasarrufu elindedir. Onun indinde mahfuzdur, saklıdır. O hazinelerde bulunan
gaiplere muttali' olmak için, Hakk’ın
gayrisi, o esbabı çekip almağa kadir değildir.
Bu anahtarlar da, Hakk’ın "Esma-i İlâhisi”dir. "Apaçık Kitap”,
iş bu cüzi oluşumun şahısları ve adetleri "Sema-i dünya"dan
ibarettir.” (6 Enam, 59) (47 Muhammed, 31) (52 Tur, 50,51) (57 Hadid, 1-3)
“Ve kitabın aslı Allah'ın indindedir. Yani, ezeli ve ebedi her olmuş ve
olacak şey'in «vecih-i külli üzere» nakış olunmuş bulunduğu ve mahıv ve ispattan
münezzeh, akıl-ı külden ibaret kaza-i sabık levhası; «Allah’ın indindedir»” (7
Araf, 39) (13 Rad, 39) “Vücutta bir şey yoktur. Her şeyin hazinesi indimizde,
katımızda, yanımızdadır. Önce sureti, şekli ve resmi, külli akılda külli veçhesiyle,
her yönüyle, resim olunur, kaza âleminde resmi çizilir. Sonra, sebepleriyle
birlikte, levha-i mahfuzdaki görüntüsüyle, külli nefis âleminde görüntülenir.
Daha sonra ayrı ve farklı bir birim olarak ölçülerine göre, miktarına uygun, vasıflarına uygun levha-i kader, dünya
semasında görüntülenir. (15 Hicr, 22) (45 Casiye, 28)
Umarım, biz de, harflerden oluşan birer anlamlı ‘kelimetullah’ olarak,
nereden gelip nereye, dayanışma ve uyum içinde, gittiğimizin bilincini idrak edebiliriz.
03032021
(1)
https://www.economist.com/science-and-technology/2021/02/06/how-vaccines-are-made-and-why-it-is-hard
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder