Şahadet Âlemi Necdet
Altınay, 2202025
Elle tutulup gözle görülen Dünya Semasındaki Eşyanın tümü, madde ve
manasıyla; Gaip Âlemlerindeki İlmullah’ın, Allah’ın İlminin, uygulanmış
halidir. Gaip âlemi, Allah’ın huzurundadır, yalnızca Allah bilir. Gaip Âlemlerinden
Dünya Semasında, Şahadet Âleminde, zahire çıkacakları da yalnız Allah bilir.
Yaratılışın, Allah’ın İlmi ile başlatıldığı ve İlmullah öğretilerek inşa edilen
Kâmil İnsan ile tamamlandığı, ayetlerle bildirilir.(1) İnsana, «kendi
ruhundan nefyetti» bu Tanık ve Şehit olan insanla, Hak zahir oldu, göründü!
“Suretler, ilmin aynidir. Göklerde ve yerde, hiçbir cisim, bir zerre
miktarı ilminden hariç, farklı olamaz” Gaibin anahtarları Hakk’ın indindedir. Malûm
olmalıdır ki, gaip bir kaç mertebedir. Evvelkisi: 'İnâyet-i ûlâ" olarak
isimlendirilen, ilmullahtan, Allah’ın ilminden, ibaret bulunan, "Gaybül guyûb"dur. Sonra: Âlem-i ervah, Ruhlar
âlemi, gaybıdır ki o da ezelden ebede kadar bulunmuş, bulunacak bütün
mevcudat suretlerinin külli yönleriyle "Ümmül-kitap" olarak bilinen
ve âlemin ruhundan ibaret bulunan "Âlem-i evvel-i aklî" de nakış
olunmasıdır ki kazayı sabık denilen de budur. Sonra, "Âlem-i Kalp-i
gaiptir”. Bu da tüm mevcudat suretlerinin, yine ayniyle "levha-i
mahfuz" denilen ve âlemin kalbinden ibaret bulunan "Nefsi külliye"
âleminde küllî ve cüzi, tafsil-i ilmi
ile mufassal olarak nakış olunmuştur. Sonra, "Âlemi hayal-i gaiptir”.
Ki, o da tüm kâinat suretlerinin ayniyle vâki olacağı üzere muayyen ve müşahhas
ve vakitlerine mukarin olarak "Ecrâm-ı felek iye”de muntabı' bulunan
"Nüfûs-i cüz’iye-yi felekiye”de nakşolunmuştur. İşte bu mertebe, gaip âleminin ve mertebelerinin, şahadet
âlemine ve "Kaza-i İlâhiye”nin tafsili olan "Kader-i
ilâhiye" levhine en yakın bulunması
dolayısıyla, şeriatta bu âleme "Sema-i
dünya", Dünya Seması, denilmiştir. İnayet-i ula denilen ilmullah’ta,
Allah’ın ilminde, zatının ayni olan işbu âlemlerin tümünde, zatının zuhuru
sebebiyle tümünü kapsamasından ibarettir ki, Hak Teâlâ o âlemleri, Zait, artı,
diğer bir suretle değil, kendilerinde olan suretlerin cemisiyle ve aynıları ile
bilir. O suretler, ilminin aynîdir. Göklerde ve yerde bir zerre miktarı
ilminden hariç olamaz, imdi, Zatının tümünün zuhuru dolayısıyla cemi gaiplere
ait olan hazineler, Hakk’ın indindedir. O gaip hazinelerini Allah’tan gayri
kimse bilemez, ancak o bilir. Yahut gaiplerin izharının ve halk muttali' olmak
üzere mekânından şahadet âlemine çıkarılmasının sebepleri; Hakk’ın kudret ve
tasarrufu elindedir. Onun indinde saklıdır. O hazinelerde bulunan gaipleri
bilmek için Hakk’ın gayrisi o esbabı çekip almağa kadir değildir. Bu anahtarlar
da, Hakk’ın "Esma-i İlâhi, İlahi İsimleri"dir. "Kitap-ı mübin,
Apaçık Kitap” da, "Sema-i Dünya"dan ibarettir.” (6 Enam, 59) “Hak
Teâlâ, sıfatının açığa çıkması suretiyle; her şey’in halkını, zuhurunu, güzel kılan «zatı celil, yüce ve
âlâdır.» Zira güzellik, sıfata mahsustur. Var olanların tümü «sıfatının
mazharlarıdır, göründüğü yerdir.» Ancak «İnsan-ı kâmil» müstesnadır ki o, «Cemal-i zata» ihtisas
etmiş, mahsus bulunmuştur. Bu sebepten; «İnsan-ı kâmil», tesviye ile yani
Ahsen-i takvim ve mizacın pek adaletlisi ile mutedil kılınmıştır, iki tarafı
bir edilmiştir. Bu tadil, mutedil kılınma, sebebiyle, «Hakka mahsus olan ruhu
kabule müsait» oldu. Ve insana da «kendi ruhundan nefha eyledi» ve işte bu nevi
insan ile cemadatı Halk Ediş, Nebatatı ve Hayvanatı, canlıları, Yaratış ve
İnsanı İnşa Ediş, nihayet bulup, Hak zahir oldu.” (32 Secde, 7,9)
“Allah’ın ef’al, sıfat ve zatının zuhuru olan Kuran aklının, Muhammed’in
vücudu üzerine inişidir bu. Muhammed’in mazharında, rahmetin tümünün inmiş
olması, âlemin Rabbinden indirildiğini gösterir. Âdem’den Muhammed’e kadar
geçen zaman “Gizlilik” devridir ve bu süre “İlâhî altı gün”dür. Bu altı günde,
Allah, Sema ve Arzı ve aralarındakileri görünür kıldı, halk etti. Sonra, tüm
sıfatlarıyla tecelli ve altı günün tümünü kapsayan yedinci günde, zahir olmak
amacıyla, «Kalbi Muhammedi Arşı üzerine istiva eyledi», Muhammedî Kalp Arşının
doruğunda parladı, kemale erdirdi. Bu nedenle, peygamberimiz “Kıyametin
başlangıcında gönderildim” demiştir. Onun gönderiliş vakti, kıyamet sabahının
doğuşudur. Bu günün ortası, hidayete eren, doğru yolu tutan kişinin, Mehdinin,
ortaya çıkış vaktidir. Bu günün sabahında bu sure okunur. Hakkın zuhuru, görünürlülüğü
zamanında, her şeyin onda yok olması
nedeniyle, sizin için bir veli veya yardımcı yoktur. Vahdetin zuhuru zamanında
fıtrat sözleşmesini, Ahdi Evveli düşünmez misiniz? “Allah’ın
Ahdi, Tevhit İlmini fıtrata kazımak, Ahdi Misak da ona uymaktır.” (2 Bakara,
27; 7 Araf, 172) “Vahdetin zuhuru semasından, altı günde gizlenerek ve
ihtilaf ile çeşitli görüş ve düşüncelerle Vahdetin gizlendiği ve gurup ettiği Arzı
yönetir. Sonra, miktarı sizin saydığınız senelerden bin sene olan «Yedinci
günde zuhur ile sema-i vahdete urûc eyler, vahdet semasına yücelir» ilmin
sonucunu bilen, gaip ve gizlilik günleri olan altı günün sonunda, yedinci günde
zuhurun, açığa çıkışın, hikmetini bilir. Perdelenme hususunda Celâl engelleriyle
örten, bu örtüleri keşfedenlere, Cemalini göstererek, rahmet edicidir. Her şey,
O’nun sıfatı görünür kılınarak halk edildi. Ahsen sıfata mahsustur. Varlıkların
tümü, sıfatının mazharıdır. Kâmil insan, müstesna olarak, Zatın Cemaline tahsis
olunmuştur. Olgun insan tesviye ile Ahsen-i takvim ile iki tarafı bir etmeye,
tadile memur edildi. Bu tadil sebebiyle Hakk’a mahsus olan ruhu kabule müstait,
İstidatlı, kabiliyetli, uyanık, anlayışlı, akıllı oldu. Böylece, insana da
kendi ruhundan nefyetti ve yaratılış nihayet buldu, amacına erdi, Hak zahir
oldu.” (32 Secde, 1-9) “Dünyada rahman sıfatıyla zahirde, ahrette rahim
sıfatıyla batında, hamt O’nadır. Şahadet âleminin tertibini, düzenini
hikmetiyle, Gaip âlemlerinin batınında ilmini letafetle, hâkim kılan O’dur.” (34
Sebe, 1) (53 Necm, 1-7)
Yaratılıştan bugüne yedi gün geçmiştir. İlk altı günde gizli Gaip
Âlemlerinde yürütülen Yaratılış, İlimden Eşyaya ve İnsanın İnşasına, yedinci
günde açıklanmakta, gizlilik kalkmakta, batın zahire, gizlilik apaçıklığa, Halk
olarak gizlenen, Hak olarak zuhura, çıkmaktadır. İlim ile başlayan her şey,
İnsanın ilimle inşa edilmesiyle, Yaratılış tamam olmaktadır. Namaz müminin
miracıdır. Allah’ın Birliğine ve Resulünün O’nun Elçisi olduğuna Şahit olup
Şehit olan İnsan, kemale ermektedir. Normalde İnsan, Resulü bilemez, Allah’ın
izniyle ve ilmiyle, bilir. Seyri sülûk, Kemale eriş yöntemi, ayetlerde
açıklanır. (1)
Umarım biz de Allah’ı ve Resulünü bilerek, Kemale ererek, Yaratılışı
tamamlarız!
(1)
http://necdetaltinay.blogspot.com/2025/02/hzrla-vuslata.html (53 Necm, 1-7)