14 Kasım 2024 Perşembe

İnsan, Halifedir!

 

İnsan Halifedir!

İnsanın yaratılışının temelinde, “Ben, Yeryüzünde bir Halife yaratacağım!” kutsal deyimi vardır. Diğer canlılar gibi halk edilmemiş, yoktan, yeni, örneksiz, iyi, güzel ve faydalı olarak icat edilmiştir.Halife, benim ahlakımla ahlaklaşıp, sıfatımla sıfatlanıp, emirlerimi yerine getirir, mahlûkatımı idare eder, işlerimi yürütür, kural ve düzenimi korur, halkı bana ibadete davet eder.” (2 Bakara, 29) Olgunlaşma, İlahi Aşk içinde, Resul rehberliğinde olursa Arif, olmazsa Âlim olur. Âlime, imandan önce, inkâr etme hakkı tanınmış olabilir.

İlmin,  bilimseli ve kutsalı birdir. “Suretler, ilmin aynidir. Göklerde ve yerde bir zerre miktar ilminden hariç olamaz” (6 Enam, 59) “Her şey Rabbimin ilmi iledir. Rabbim ilim cihetinden her bir şey'i vâsidir, yönetir.” (6.80) “Ruh semasından ilim suyunu indirir, ilmî imanla iman edenler için büyük alâmetler vardır.” (6.99) “Evvelden geleceğe kadar, tüm mevcudatın vücudu, sana indirilen bir kitaptır. Yani, ilmi sana indirilen bir kitaptır.” (7 Araf, 1,2) “İlim ile detaylandırdığımız, bir kitap getirilmiştir, yani, ilâhi ilmin gerektirdiği gibi, olgunlaşmaya yetkili ve elverişli, el ve ayak gibi organlar, göz ve kulak gibi aletler ve duygulardan oluşan, ‘beden-i insan kitabı’ getirildi.” (7.52) “İnsanın akıl yürütme âleminde, ilim ve idrak nuru inşa edilmiştir.” (6.1) “Her halk edilen şey, gösterişli ama etkisiz maddeden halk edilmiştir.” (6.2) “Bilenler, Allah’ın bilgileriyle Allah’ı bilir, ancak çoğu bunu bilmez.” (6.37) “Siz, Hakk’ın, ‘hıfz edicileri’ yani ‘ilim yüklenebilen’ kuvvetlerinden oluştunuz. Siz, bu güç ve kuvvetlerin cisimlenmiş, şekil ve suret kazanmış, cisimleşmiş halisiniz.  Bedenlerinizden sıyrılıp çıkmanız, ‘soyunmanız’ halinde durum apaçık görünür. Suretlerinizin bir kısmı size sevap ve rahatlık veren ruhanî latif kuvvetlerdir. Bir kısmı ise size azap veren cismanî muzlim, zulmetli ve meçhul, suretlerdir. Cismani azalarınız, organlarınız, hal lisanı ile sizin yaptıklarınızı hatırlar ve işlediklerinizi söyler.  Hafıza,  semavi bir güçtür ve ruhun bedenden ayrılması halinde yapılanları ortaya koyar.”(6 Enam, 61) “Biz, «akıl semasında» ‘madde denizini araştırıp inceleyen akıl’, ‘hareketleri araştırıp inceleyen akıl’, ‘yetenekleri araştırıp inceleyen akıl’ ve ‘izinden giderek kaynağına ulaşan akıl’  gibi aklın makam ve mertebelerini yerleştirdik. Akıl semasını ilim ve bilgi ile donattık ve kuruntulardan arındırdık. Akıl semasına, madde denizine ilişkin ilim,  yeteneklere ilişkin bilgiler, teorik ve uygulamalı bilimler yerleştirildi. Akıl ufku, aklın hükmüne uygun çakıldığında parlak bir ışık izleyecek şekilde yerleştirildi. Alıp kaçanı kovalar ama Hakka ulaşmak isteyeni de şimşeğiyle idrake ulaştırır.” (15 Hicr, 16-20) “Beden arzında,  bireysel tedbir ve bedensel ameller sayesinde yaşanabilecek ortam hazırlanmıştır. Kalp seması ise sabır, şükür, tevekkül, bağışlama ve muhabbet makamlarıyla birlikte bilgi,  hikmet ve hakikatler ile donatılmıştır. Kısaca, külliden cüze, (plan, proje, program ve bütçesine) her şey tasarımına uygun gerçekleştirilir. Her şey belirli ölçüde, şekilde,  yerde ve zamanda kendine özgü yaradılış ile indirilir. İlahi nefes rüzgârları, hikmet ve bilgi aşılayıcı,  kalplere sefalar verici ve tecellilerin kabulüne hazırlayıcı olacak şekilde estirildi. Ruh göğünden hakiki ilimler suyu, (ilim yüklü enerji) indirilerek insanlar ihya edildi. İhya edilmezden önce insanın ilim hazinesi yoktu.” (15 Hicr, 21-23) Âlim, horozsuz yumurtaya benzetilebilir!

“Arzu ve isteklerinin şiddetli olması halinde,  istidadı olanların nefisleri çamurunu,  terbiye ederek ve arındırarak, kutsallık yönüne uçuşan kuşlar haline getirir, sohbetlerinin bereketiyle, hakiki hayat nefesi ve ilahi ilim nefesini nefyederim, üflerim. Derhal Allah'ın izni ile şevk ve himmet kanatlarıyla Hak tarafına uçucu diri bir nefis olur.”  (3 Ali İmran, 49) “Ey insan sen, mevt ile rabbine gitmekte say ve içtihat edicisin,  yani  «Nefeslerin,  eceline doğru atılan adımlar kadar» denildiği gibi nefeslerinle rabbine süratle gidicisin. Yahut rabbine gidici olduğun halde hayır ve şer amelde ciddi, gerçekten çalışıp,  işleyen ve içtihat edicisin. Sen, bu çalışmanla Rabbinle buluşan olursun.” (84 İnşikak, 6) “Allah, (bilinmeyi sevdiği için)  Kuran’ı öğreterek,  insanı yaratmıştır.”(55 Rahman,  2,3) Bu nedenle, Kuran öğrenilmez, öğretilir; insan olunmaz, inşa edilir. Kuran öğreniminde Rehber şarttır. “Sizi cem makamına hidayet etmesi üzerine Allah’a tazim, riayet, etmeniz, azamet ve kibrini bilmeniz için ve belki istikametle şükür edersiniz diye, size bunları emir eylemiştir. Bana teveccüh etmiş olan salik ve talipler,  benim marifetimden sana sual ettiklerinde,  hemen,  tahkik,  ben zahirim.  Bana hal ve istidatları lisanı ile dua edenlerin dualarını kabul eylerim.  Benim icabetimi talep etsinler. Ve tasfiye halinde onların kalpleri aynasından ‘Ben’ tecelli edeceğimden ‘Ben'i müşahede etsinler.” (2 Bakara, 185) “Hak Teâlâ Hazretleri, zatının muktezası olan adalet ile kaim olduğu halde,  ervah göklerini ve sicim arzını izhar eyleyen Zat-ı mutlaktır, ol dediği vakit derhal olur.” (6 Enam, 73) “Herkes onun ilmiyle âlim, nefsiyle kaim, ayakta, hayatıyla hay, diri, vücuduyla mevcuttur. Fenadan sonraki bekada da yalnız Allah vardır, ‘Ben’ der. O diridir, kayyumdur,  âlimdir.  Ben Zahirim, Ben Batınım, Evvelim, Ahirim.” (2 Bakara, 255) Yalnız Âlim, bunları kendisi için söyleyebilir.

Bilmek, insan içindir, insana özeldir. İnsan, bilmek için vardır, bildiği kadar insandır, mesleği ve işi açısından, bildiği gibidir, ne biliyorsa odur ve o kadardır, usta veya çırak. Bilip olgunlaşıp Arif olması için her şey kendisine nimet olarak verilmiş, gereken her şey ile teçhiz edilmiş, donatılmıştır. Verilenlerle insanın, kendini bilmesi ve olgunlaşması beklenir.  Kendini bilen olgun bir kişinin, madde ve manasını, beden ve ruhunu bilmesi, Hak ile batılı ayırt eden kişi olması beklenir. Araştırmaları sonucunda,  sezgiye ermiş ve ilham alma deneyimleşmiş ve vahiy alma olgunluğuna ermiş olabilir. Ancak böyle bir olgunlaşmayı gerçekleştirmiş kişiler,  kutsal mesajlara muhatap olabilir. İnsan, olgunlaşarak ahlak sahibi olmalı ki  ‘Güzel Ahlak’  için dinsel mesajlara muhatap olabilsin.  İnsanın,  Hakka dönük yüzü önü,  bedenine dönük yüzü ise arkasıdır.  Önünü ve arkasını bilmeyene hitap edilmez.  Yeryüzü ve gökyüzü döşenir,  canlılık yaratılır ve insan,  insanlarca da,  ‘inşa’  edilir.  Olgun bir insan bile yalnız başına ormana bırakılsa insanlığını kaybedebilir.  İnsan, doğada doğal olarak yetişip olgunlaşan bir canlı değildir. Âdemoğlu olarak olgunlaşana mesajlar inebilir.

Umarım biz de İlahi Aşk içinde, Resulün rehberliğinde, Hakka ulaşabiliriz!

Necdet Altınay, 16112024

(1)   http://necdetaltinay.blogspot.com/2024/09/insan-yaratcdr.html

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder