İlim Kaynağı Hayal
Bilim, ‘her obje, ilminin aynıdır’ der. Dr. S. Hawking, “Her obje
bilimsel özelliklerinin deposudur, bilgisinin, ilminin taşıyıcısıdır, kütlesi
kara deliğe düşse de bilgi asla kaybolmaz” der. (1) Bilim insanları, maddeyi
oluşturan enerjinin, ‘yokluktan, boşlukta var oluş ve yok oluş’ gerçeğini, hayal edip, deneyip, gözlem
yapabilir. CERN, İsviçre’de, yapılan ‘Bilimsel Deneye’ göre, boş bir ‘vakum’
ortamında, saniyenin dört kere milyarda birinde, 10-40ında, yokluktan
boşluğa, pozitron-elektron çifti parlayıp çıkar, ‘var olur yok olur’, kaybolur. Parlayıp çıkan parçacıklardan
birinin ani şişmesi sonucu evrenin oluşması ise diğer bir bilimsel kuramdır.
Çünkü evrende eksiler artıları, anti madde de maddeyi yok eder, kalan değer sıfırdır.
“Yokluktan enerji var olabilir!” (2) İnsan ve insanlığın gelişiminde, uygulama alanında, ilim, ‘Bir
arının ısı izini 500.000 km uzaktan algılayan’ James Web Teleskopunu geliştirmişse,
‘Hayal Etmenin’, ilim kaynağı olduğunu kanıtlamış olabilir! Hayalî ‘Sanal
Dünyada’ dolaşırız. Hayalî ‘Yapay Zekâ’, insanı korkutur, insan medeniyetinin ‘İşletim Sistemi’ şifresini kırmış ve insanın,
lisanını öğrenmiş, ‘Düşüncesini’ okumuştur! (3)
“Gördüklerinden de ibret alamazlar. Bu nedenle kalp ve ruh yönünden
gelebilecek herhangi bir hayal, duygu ve bilgi, bedensel zevk ve lezzetlere
düşkün olanlara tesir etmez, etkili olmaz. Oysa sema ve arzın halk edilmesinin
amacı yeniden diriliştir. İlahi sıfatlardan mahrum kalışlarının nedeni, yeniden
dirilişe inanmamalarıdır.” (17 İsra, 97, 98)
“Sakfı merfu', levha-i mahfuza, saklı ve korunaklı levhaya, levha-i
kaderden, suretler ve ahkâm nazil olan, sema-i dünyadır. Dünya semasına
nüzulden, aşağı inişten, sonra cansız şeylerde, hululü, içine gizlice girişi
ile ilim, şahadet âleminde zahir, aşikâr, olur. Bu da insandaki mahal-i
hayal, tasavvur merkezi, mesabesinde olup mahıv ve ispat, var oluş yok
oluş, levhasıdır. ‘Bahri mescur, Boşluk Denizi’, adı geçen ruh, ilim ve
cansızlarla ispat olunan eşyanın tümünün zahir olduğu, ortaya çıktığı,
göründüğü, suretlerle dolu olan heyuladır yani görkemli büyüklüktür.” (52 Tur,
5, 6) “Biz, inananlar için, ilmin kaynakları olarak, görme,
işitme, dokunma, tat alma ve
koklamadan ibaret beş dış duyu. Adalet,
vicdan, zekâ, hayal ve fikir etme gücü olmak üzere beş de
iç duyu. Ek olarak teorik, kuramsal akıl ve pratik, amelî, uygulamalı akıl, olmak
üzere 12 vekil gönderdik. Herkes bir ilim üzerinde uzmanlaşır.” (5 Maide, 12) “İlim,
hiçbir organ için gereksiz olamaz, hiçbir organ ilimden ayrı oluşamaz, ondan
ayrılmış olamaz. Nefis tarafından karşı konulan, gereksizliği düşünülen, gaflete düşülmesi
mümkün olan, akılda kalmayıp çıkıp giden ve resmi yalnız hayal edilebilen ilim, gerçek ilim değildir. Uygulaması olmayan ilim,
gerçek ilim değildir. Böyle bir ilim kalıcı olmayan, çabuk kaybolan, tasavvur
edilebilen, hayali bir ilimdir. Böyle ilim kalbi güçlendirmez, açlığını
gidermez, doyurmaz. Âlim, ilmin ‘şey’ ile aynı olduğunu, ayrı ve gayri
olmadığını bilendir. Her şey ilminin aynısıdır. Cahil, ilmin azalardan,
organlardan, objelerden ayrı ve gayrı olduğunu zanneder, bu nedenle, inkâr
eden, kâfirdir. Bu ayetten,
kuruntu, vehim ve hayal kusurları
olmayan akıl sahipleri ders alır. Çünkü zahirin kendisinden müteessir olduğu ilim
ile tahakkuk etmişlerdir. Vehim ile
karışık olan akıllar, tezekkür ve bu ilim ile tahakkuk edemez ve bu ilmi hıfz
edemezler, anlayamazlar.” (39 Zümer, 9) İlim kuvvetleri, yokluktan boşluğa, ‘Kalbe’,
çıkar, ‘Maddeyi’ ve ‘Eşyayı’ oluşturur.
“Her şey, o şeye özgü bir nazar
olduğu için vardır. Herkes kendisine özgü bir nazar olduğu için vardır, bunun idrakinde
olanlar, bu sırrın başkası için olmadığını bilirler.” (42 Şura, 38) Bilimin
ulaştığı son güncel bulgu: “Gözlem yapan ile gözlenen birbirinden ayrılamaz.” Enerjinin
dalga fonksiyonunun ancak insan gözlemi altında çöküp, parçacık özelliği
göstermesi ilginçtir. Ele alınan bu
bilgiler ışığında, ‘bilgi’ler ve özelliklerin maddeyi oluşturduğu ve insana
verilen akıl, fikir, hayal ve düşünme yeteneklerinin de “Bilinç” oluşturduğu,
açıktır. İnsanın bilinçli gözleminin, enerjinin
dalga açılımını parçacık haline dönüştürdüğü gerçektir. İnsana bahşedilen
bilinçli nazar, gözlemleme ve basiretin varoluşa büyük katkıda bulunduğu
böylece kanıtlanmaktadır. “Yokluk, gizlenip sırlanarak, sır tutarak, izafî
vücut bariz, apaçık olmuştur. Yokluk boşluk değildir, yoklukta, eşyanın ilmi
vardır, ilim ışık olarak görünür hale
geçer. Nur, hariçte zahir olan vücuttan ibarettir. Eşya ve görünen vücutlar, ezeldeki
ilimlerinin açığa çıkmış halidir. Her mevcut bir ilimle görünür; mevcut, ilmin,
bilginin, görünür halidir. Her şey hak
ile zahir olmuş, görünmüştür. İlmin görünür haline ‘gölgenin uzatılması’
denir. Yokluk, her şeyin, batındaki vücut hakikatinin sabit bulunduğu ‘levhi
mahfuzdur’, ‘sırf yokluk’ değildir. Hakkın batındaki ilim hazinesinde vücudu
olmayan bir şey asla zahire çıkamaz ve vücut bulamaz. Her şeyin bilgisini içeren yokluk, sır
tutarak, önce enerjiye ve ışığa sonra eşyaya dönüşür, görünür hale gelir. Eşyanın
aslı ve esası, görünen maddenin hakikati, Hakk’ın, yokluk aynasındaki görüntüsü,
gölgesidir. Gölge, güneşin varlığına, madde de Hakk’ın varlığına delildir.
Bilinmelidir ki eşyanın mahiyeti ve görünenin hakikati, Hakk’ın gölgesi ve
Mutlak Vücudun sıfatının işaretidir. Mevcutlar, nur ile hariçte zahir olur
görünür. Mevcudat, ezeldeki ilmin izhar edilmiş halidir. Kütlenin, görünen
enerji olan ışığın, maddenin hakikati, Hakk’ın ilmi, görüntüsü,
gölgesidir. Kütlenin hakikati bilinirse,
kütlenin, görünen ışık enerjisi olduğu
ve Hakk’ın ilmi idrak edilir. Mutlak
vücudun ortaya çıkmış, görünür olmuş sıfatıdır. Her cisim ışır, ışık saçar,
ışınım halindedir, hakikatini görünür kılar, enerji yayar. Sonra, ‘akıl
güneşini’ Vücut gölgesine delil kıldık. Akıl delili, gölgenin hakikatinin, Vücut’tan
farklı bir şey olduğunu doğrular, kanıtlar. Akıl güneşi delalet etmezse, gölgenin
vücudu ile hakikati arasında ayrılık olmazsa, mevcut kendiliğinden var olmuş
olur, Vücut, mevcut olur ki bu mümkün değildir. Bir ‘şey’ kendiliğinden mevcut
olamaz. Mevcudun, ilminden ayrı ve gayrı
bir ismi, cismi ve resmi olamaz ama
farklılığa yalnız akıl şahitlik eder.” (25 Furkan, 45)
Akıl, Fikir ile Hayal Etme ‘Gücü’ önemli ilim kaynağıdır. İnsanlık, ‘Hayal’
ederek, ilmini geliştirmiş, mikro ve makro kozmozda ayrıntıları deneyip gözleyecek
aletler geliştirmiş, varoluşun ve
evrenin sırrını çözmüş, Hakikat Güneşi ‘Eşyadan’ doğmuştur.
Umarım, hayal edip, eşyanın hakikatini, ilmi, idrak edip, Hakka ulaşabiliriz!
Necdet
Altınay 13052023
(1) The Economist, Stephen Hawking's answer, Aug 26th 2015, BY D.J.P.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder