26 Nisan 2023 Çarşamba

İrfan Sahibi Kâmil

  İrfan Sahibi Kâmil


İrfan, 'Bilmek, anlayış, tecrübe ve zekâdan ileri gelen zihnî kemal, olgunluktur'. İlim, her yönüyle bilmektir. İrfan ve marifet ise; çeşitli yönleriyle bilmektir. Fıtrî istidat eseri olarak, inceleyerek, tefekkür edip, bilmektir. Buna "İlmi Ledün" de denir. İslamiyet, ilim, irfan, şuhud, şahit olma ve zevk dinidir. İnsanın mesaisinden, «çalışmasından» gayri hiçbir şeyi yoktur. Allah, «Ben ins ve cinni bana arif olsunlar diye halk ettim» buyurur. İnsanın amacı, Hak'ka arif olmak, Hak'kı bulmak, Hak'kı bilmek, Hak'tan olmaktır. 

“Arzın yarılıp, çekirdekten bitki çıktığı gibi sizi de, rahimde, vücudun siyah madde denizinden, ters tutunan damlanın bedensel maddeden arınmasıyla, kurtarırız. Maddeden kurtulamadığı zaman, nefsin, madde fesadından helak olduğunu müşahede eder, görür, gözlemlersiniz. İman ederek, istidadınızda, genlerinizde, olan nuru, ilim ve irfanı, taşıp yayılan olgunlaşma nurunu, tasdik ederek, kabul edip uyarak, içinize doğan şeylere ikbal ediniz, uyunuz. Güzel ahlak ve tevhidin istidadınıza, genlerinize, delilleriyle konulması, kazınması ahittir, bu ahde uyulması da sizin ahde vefanızdır. Nurlu parıltılarla verilen ilim ve irfanı, nefsanî lezzet ve kazançlarla değişmeyiniz. Nefsanî sıfatlarla, ruhani bilgi ve aydınlığı karıştırmayın. Ruhani kuvvetler ve hisler, nefsanî kuvvet ve hislerden şereflidir. İnsan, ruh, ilim aleminden taşıp yayılan olgunlaşma nuruyla ilim, irfan sahibi olur. Nurun kalbinize dolmasını, nefsin lezzet ve kazancıyla değişmeyiniz. Mallarınız olan bilgilerinizin zekâtını, tabii beden kuvvetleri fakirinize veriniz. Siz, «ruh» Rab'binden «akıl» meleği vasıtasıyla «kalb» Nebi'sine nazil olan makûlat kitabını okuyunuz." (2 Bakara, 50) "Göklerde ve yerde olan mevcudatın tümü Allah'ın dinini kabul etmiştir. Her şey isteyerek, yalnız insan ve şeytan kerhen, istemeyerek, kabul etmiştir. Şeytan, isyanını, kabahatini, bilir ve kerhen iman eder ve küfrünün hakikatinin de Allah'ın iradesi ile olduğuna inanır, bu da ayni imandır." (3 Ali İmran, 83) Yalnız insanın, ilim ve irfan sahibi oluncaya, olgunlaşıncaya, kadar imanı tam değildir. "Herkes ve her şey Hakk'ın ilmi ile alim, fiili ile fail, vücudu ile mevcuttur; nefsi ile kaim, ayakta, hayatı ile hay, diri, kuvveti ile kuvvetli, gücü ile güçlü, kadri ile kadirdir; hükmü ile zayıf ve fakirdir. Herhangi bir kemâl, ilim, irfan yine Hakkın kemâli, ilmi ve ma'rifeti, bilgisi ile kâmil, âlim ve arif olmuştur." (28 Kasas, 70) "Allah’ı alim ve arif olanlar haşyet eder. Allah'ın azametiyle kendisine tecelli eylediği kimse, hakkıyle Allah’tan haşyet eder. Arif olmayan alime hasıl olan huzur tasavvuru ile arif olan alime sabit olan tecelli arasında çok büyük bir fark vardır. İlim ve irfanın mertebeleri hasebiyle haşyetin sayılmıyacak mertebe ve dereceleri vardır." (35 Fatır, 28) "Hak, Muhammed suretinde zuhur etmiş, zahir olmuş, görünmüştür. Bütün eşyaya vücut vermiş, özüne olgunluğu yerleştirmiş, ilim, irfan ve bilgelik sıfatını, Muhammet evliyasına özgü bağışlamıştır." (41 Fussilet, 1,2) "Cennette boş laf işitilmez, ilim, keşif, zevk ve vicdan, tevhid ve irfan suları kaynaklarından beslenen nehirler vardır." (88 Gaşiye, 10) Verilmiş nimetlerden yararlanın, onları kullanın, zikredip, şükredin.


“Konuşabilmeniz, ayetlerimizi okuyup, düşünüp anlayabilmeniz, öğrenip anlatabilmeniz, kitabı ve hikmetini idrak edebilmeniz için kendi cinsinizden bir insanı size resul göndererek, Kuran'ı onun lisanında indirerek, sizi andığımız gibi, zikir olunduğunuz gibi veya hatırlandığınız gibi siz de daveti kabul ederek, uyarak, iradenizle itaat ederek, beni zikrediniz. Bana doğru yapacağınız yolculukta, idrakinizin artması ve nimetlerinizin bollanmasıyla, ben de sizi zikredeyim. Bana olan yolculuğunuza muhabbetle devam ediniz ve doğru yolda olduğunuza şükrediniz ki ben de irfanınızı ve muhabbetimi artırayım. Nimetleri alıp da nimetlerin kimden geldiğini bilmemek küfürdür.” (2 Bakara, 151,152)

“Allah dostları, konuşma ve görüşmelerinde bilişirler. Biliştiklerinden, tevafuk, uyum ve uygunluk, içinde olurlar, zatlarından soyundukları için sevişirler. İrfan, anlayış ve idrakin sefasıyla sefalaşırlar, dünya ve ahret işlerinde yardımlaşırlar. Bu dostluk, canı gönülden olan samimi dostluktur. Bu dostluklar, Enbiya, Evliya, Şüheda ve Asfiyanın, olgun, kâmil insanların muhabbetleridir.” (43 Zuhrüf, 67) Dostluğunuz samimi, irfan ve idrak ile sefanız daim olsun.

“Kuran, anlaşılsın diye Arapça olarak indirilmiştir. İnsanın yaratılışında vaat edilenler, kitapta tekrar edilmiştir. İnsanın, kitabın doğruluğuna şahadet etmesi, şahit olması ve onu okumaları beklenir. Hakiki mülk sahibi olan Allah'ın; kadri takdir olunmak ve mülkünde işi bozulmayacak derecede azametinin büyüklüğü sonsuzdur ki, hikmeti gereğince herkese hakkını verir. Habipim; hazinenin merkezinden «ledün ilminin» telâkkisi sebebi ile zevkinin amaç ve sonucundan dolayı, şevkin heyecanı zamanında Kuran'ın sana gelişi ve vasıl olmasıyla, hüküm olunmazdan evvel, Kuran ile acele etme. Zira ilim ve hikmetin nüzulü, inişi, senin terakki mertebelerinin tertibine uygun tertiplenmiştir. Ve sen, talep etmekten, ilim ve irfan kazanmaktan endişe etme! Zira feyiz, anlayış ve idrak sonsuzdur. Ve tasfiye, terakki ve tahliye arttıkça feyiz de artar. Çünkü ziyadesini, daha fazlasını, istemek, ancak hal duası ve fıtrî, yaratılış lisanı ile olur. Kabulün imkânından evvel talep ve sualde acele etmek ile değildir. Her ne zaman bir şey'i bilirsen ondan daha iyisi, çoğu ve gizlisi olan bir şeyi kabulün ziyadeleşir.” (20 Taha, 113, 114)

İnsan, aslında ve esasında, ben doğdum diyemez, doğurulur; büyüdüm diyemez, büyütülür; okudum, öğrendim diyemez, okutulur, öğretilir ve eğitilir; reşit oldum diyemez, kendisine, 'sen artık reşit oldun' denir. Aslında hemen her şeyi verilmiştir, bir kısmı doğuştan genleriyle, bir kısmı sonradan çevresiyle verilmiştir ve 'farklılaşarak belirginleşip mükemmelleşmesi' için teçhiz edilmiş, donatılmıştır. Ruhanî, manevî aleminden taşıp yayılarak Tevhit İlmi halinde akan, ilim ve hikmet nüzulü, inişiyle oluşan, nehirde, akış yönündeki Sıratı Müstakimde, çabalayıp yüzerek ilerlediği 'Olgunlaşma Sürecinde' irfan sahibi olur, Hakkı bulur bilir ve Hak'tan olduğunun idrakine varır. (1)

Umarım, irfan sahibi bir kâmil olarak, Hak'tan olduğumuzu idrak edebiliriz!

  Necdet Altınay, 26042023

 (1)   http://necdetaltinay.blogspot.com/2023/02/insan-olmaldr.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder