Malların İnfakı!
İnsan, Allah’ın Halifesi olarak icat edilmiş, İlim ve ilmi idrak edecek
Akıl ile şereflenmiştir. Önce, Bilmek, Kendini bilmek, Allah’ı bilmekle, O’nun
efal ve sıfatıyla sıfatlanıp, Vücuduyla Mevcut olduğunun idrakine varmalıdır.
Bireysel, bencil, Fiil, Sıfat ve Zatının olmadığını; Fail, Mevsuf, Sıfatlanan
ve Mevcut olanın Hak olduğunu idrakle, İnsan, kişisel İnfakla, Nefk, Helakini
yaşamalıdır. Bu idrak ile Halifelik görevlerini yapabilir. Hem Hakka karşı hem
de Halka karşı Görevleri vardır. Her davranışı, Hak’ta, Hak ile Hak için ve
Hakça olmalıdır. Halkın yaşamını, Ruhta Tevhit, Kalpte Adaletle,
güzelleştirmelidir!
“Korkacaksanız, yaradılışınızda bulunan aydınlanma yeteneğinizi
kullanmamaktan, tefekkürle içinize doğan güzel fikirlerden yararlanmamaktan
korkunuz. İçinize doğan ruhani, nurani fikirlerden perdelenmekten çekininiz.
İçinize, Ruhtan doğan düşünceleri, nefsi lezzet ve kazançlar ile değişmeyin.
Hak ve hakikat, doğru ve gerçek olan ruhanî bilgileri ve kutsal aydınlanmayı, nefsi
ve hissî olanlarla karıştırmayın. Ve hazreti ruha teveccüh ve emrine imtisal
ile mallarınız olan malumatınız zekâtını, yaşayarak güzel ahlak için, tüm
yetenekleri kazanmaları için, hazretinizdeki, sizin hareketleriniz sandığınız, tabii
beden güçleri fukaranıza infak edin. Ruhunuza dönerek, ondan gelen kutsal
emirlere uyarak içe doğuş yolu ile elde ettiğiniz bilgiler, sizin kazancınız ve
hazinenizdir, bu kazancınızın zekâtını, yaşama geçirmeleri için, bilgi fakiri
olan doğal bedensel güçlerinize veriniz.” (2 Bakara, 50) “Ve ilimlerinizi,
ilimle amel ederek, Allah yolunda infak ediniz, saklamayınız. Ve ilimleri başka
vakit için cem etmeyin. O vakit hiç gelmeyebilir. Tesvif, ‘yani ilerde yaparım’
demekten daha zararlı bir şey yoktur. Ve amellerinizde müşahede üzere, gözlem
halinde, idrak içinde, olunuz ki Allah, amellerinde Rab’lerini müşahede
edenleri, amellerinde Rab’lerine ihlâs edenleri, sever. İlim ile amel ederek
müşahede üzere olursanız ihlâs etmiş olursunuz, sevilirsiniz.” (2 Bakara, 195)
“Allah yolunda mallarını infak edenlerin, fukaraya verenlerin misali, her
filizde yüz tane bulunan yedi filiz bitiren tane gibidir. Hak Teâlâ, üç kısım
infak zikrederek ceza ve mükâfat hususunda aralarındaki fark, Allah yolunda
infaktır. Bu kısımların, birincisi, Allah yolunda infaktır. O da âlemi mülkte
ef’âl tecellisiyle, fiillerin Hakkın fiili olduğunun idrakiyle, olur. İnfakın, ikinci
kısmı, sıfat müşahedesi makamında olan infaktır ki, birincisi Allah'ın atasını,
bağışlamasını, istemek için olduğu gibi bu da Allah’ın rızasını istemek için
olan infaktır. Üçüncü kısmı, Zat Şuhut’u makamında olan, Vücudun Allah’a
ait olduğunun idrakiyle, Allah ile infaktır. (2 Bakara, 261) “İnfak, sadaka ve nafaka
vermek, ‘benliği’ vermek, Allah ile olduğu zaman, dilediğine Hakk’ın
sıfatlarıyla sıfatlanması ve Allah'ın hikmetinden infak etmesi için infak
hikmetini verir. Ve her kim hikmet verilmişse, o kimseye çok hayırlıdır. Zira
hikmet, Allah'ın en hususi sıfatıdır. İmdi, birinci infakın, Sadakanın karşılığı,
katıyla fazlasının verilmesi; ikinci infakın, Sıfattan soyunarak, Hakkın
sıfatıyla sıfatlanarak, infakın karşılığı sıfat cennetidir. Üçüncü infakın, Allah’ın
hikmetinden infak etmesi için yapılan infakın karşılığı, Hakkın Vücudunun
bağışlanmasıdır, kişi infakla, Şirki sonlandırıp, Nefk, Helakten sonra, Hakkın
Vücuduyla Mevcut olur, aralarında ne fark bulunduğu dikkate değer.” (2 Bakara,
269)
“O kullar, ‘Ey Rabbimiz biz ef’âl ve sıfatının nurlarına iman ettik, efal
ve sıfatımızın olmadığını anladık ve idrak ettik, şimdi sen bizim vücutlarımız
günahlarını yani sen vücutlarımıza ‘bizim dediğimiz’ için işlediğimiz Şirk günahını,
affet ve kendi Vücudun ve Zatın ile ört, Zatın ile setir et’. Ve bizi, ‘bakiye,
kalan, vücut ve hicran, senden ayrılık, ateşi azabından muhafaza eyle, koru’
derler. Hak’ta oluşa ve Hakk’a gidişe kararlıdırlar. Ve mallarından ve
fiillerinden, sıfatlarından, nefis ve zatlarından Hakk’ın gayrisini, Haktan
başkasını, infak edicilerdir. Vücutlarının batısından, Zat Güneşinin doğması
yani vücutlarının hakikatinin ‘İlim’ olduğunun idrakiyle, batıdan Hakikat Güneşinin
doğması ile vücutları mağribi kalmayınca kendilerine, ‘Yüzü Baki’ olanın
doğuşuyla, cem' makamında Zatıyla Vahdaniyete, Zatının Birliğine, şahit olurlar. Zira onun gayri olan şahit ve meşhut, şahit
olan ve şahit olunan, görülmüş, gören ve görülen, kalmaz.” (3 Ali İmran, 16-21)
İçe doğuş yöntemiyle, tefekkürle, Ruhtan inen bilgiler kazancınız, yegâne
malınızdır. Mallarınız olan malumatınızın zekâtını, kendinizin sandığınız el ve
ayak gibi doğal bedensel güçler fukaranıza, ruhtan uzak bilgi fakirlerine,
infak ediniz. İlim, Hakkın Gölgesidir, İcat edilmiş İnsan ve Halk edilmiş
her şey, tüm Evren, İlmullahın, Allah’ın ilminin, uygulanmış halidir. (1) İlimlerinizi,
ilimle amel ederek, Allah yolunda infak ediniz. Evrenin ilk hali Plazmadır,
zerrelerin oluşumu ve zerrelerden, Atom ve Eşya, sonsuz sıcaklık soğuyup
sonradan olmuştur. Kısaca, önce Zat Güneşi doğmuş, onun gurup edişiyle Eşya
açığa çıkmıştır. İnsanın, Eşyanın ardında, hakikatinde, özünde, ilmin olduğunu
idrak etmesiyle Güneş Batıdan doğmuş olur. Madde olan beyin hücreleri Bilinç
üretmez, Bilinç veya Yaşam Sistemi, beyin hücrelerini veya Kalp Kaslarını
kullanır. Bilen, “Esas olan Maddedir, Madde Manayı, bilgiyi, üretir”
yanılgısına düşmez. DNA’da yüklü ilim, maddeyi kullanır. İnsan, Hakkın fiil,
sıfat ve vücuduyla yeniden Dirilmiş olur. Artık, Hakta ve Hakça Adaletli davranabilir.
Arif ve Amil olan, Halka karşı Hilafet görevlerini de Hakça yürütebilir.
Halife olmadan Halife gibi davranılamaz. İnsan, tüm zanlarından ve madde
esaretinden, İnfakla kurtulup, İlmi ve Hakkı idrak edince, Hakkın
İlim, Fiil, Sıfat ve Vücuduyla yeniden dirilir. (2) “Siz, “Ruh” Rabbinden “Akıl” meleği
vasıtasıyla “Kalp” Nebi’sine nazil olan, indirilen, makulat kitabını okuyunuz. Aklî
buyrukları, ruhî aydınlanmayı, kalbî amel ve uygulamayı kabul etmek için onlara
boyun eğin, benimseyin ve kendinizi Allah’ın huzurunda hissedin. İlmin kaynağı
olan Ruhunuzdan, akıl yolu ile ruh ve beden arasındaki “Aracı”, nebi, “Elçi”
olan, ‘Kalbinize’ inen, makul ve mantıklı, akılcı, olmuş ve olacağı içeren,
Doğa-Evren-Kâinat kitabını okuyunuz.” (2 Bakara, 50)
Umarım biz de Kalbimizden, Hakk’ın Gayrisini infak edip, Hak
görünebiliriz!
Necdet Altınay, 28122024
(1)
http://necdetaltinay.blogspot.com/2024/12/kontrollu-mukemmellesme.html
(2)
http://necdetaltinay.blogspot.com/2024/11/olgunluk-ornekliktir.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder