Günah Ve Kötülük
Herkes ve her şey belirli bir ‘Bilgi’nin uygulanmış halidir. Hiçbir şey
tesadüfen oluşmaz. Bilgi, Evrenin temel yapı taşıdır, az ya da çok bir kütlesi
vardır, kuvvetlerinin toplaşmasıyla madde veya mevcutlar oluşur. Her zerrenin,
belirli bilimsel özelliklere sahip farklı bir titreşimi vardır. Canlıları
cansızlardan ve canlılar ile cansızları birbirlerinden ayıran tek özellik de
her birinin kendine özgü bilgileridir. Aynı kapsamda insanları da
birbirlerinden ayıran özlerindeki bilgilerdir. İnsan, kendini ve başkalarını
özlerindeki bilgilerden tanımalıdır. Aksi takdirde yanılır, yanlış anlar,
yanılgıya düşer, anlam vermesi imkânsız olur. Özlerindeki bilgiye ulaşmadan, insanları,
hareketleri, davranış ve sıfatlarından tanımaya çalışmak en zor yolu seçmektir
ve yanılma kaçınılmazdır. İlim, bilgilerden oluştuğuna göre Doğanın ardındaki
ilim ve fenne ulaşmak, fizik, kimya gibi bilimsel ilmin kaynağının da İlahî
olduğunun idrakine varmak en doğrusu olabilir.
İnsan, bilir, bildiğini bilir, bildiğini, okur söyler ve uygular, hatta
bildiği ve uyguladığı kadar insandır. En büyük günah ‘Şirk’tir. Şirk, Allah’ın
yanına ‘Gayri’ bir varlığı koymak, en az iki varlık varmışçasına düşünmektir.
Bu duruma en bariz örnek, ‘İkilik’ yaparak, iki varlık varmış gibi ‘Benlik’
veya ‘Bencillik’ yapmaktır. Bu yanlış bir bilginin uygulanmış halidir. Yani,
İlim Allah’ındır, ilmin uygulanmış hali Evrendir, tüm Kâinattır, Benlik yapacak
ayrı ve gayri bir ilim veya bilgi yoktur. Benlik ve bencillik yapmak, olmayan,
var zannedilen, yanlış bir düşünceyi uygulamak ve insanın kendine ‘Kötülük’
yapmasıdır. Yanlış bir bilginin doğru uygulanması mümkün değildir. Şirk
yapmakta ısrar Kalbi katılaştırır, yanlış düşüncenin kökleşmesini sağlar. Bu
konuda ileri gitmek, Allah’ı ve Allah’a imanı inkâr etmektir. Doğru zannedilen
yanlış bilginin üstüne bina edilen düşünceler aklı da esir eder. Böylece Hayat
çok nazik, hassas bir denge üzerine kurulur. Kendisinin olduğuna, esas ve tüm
gerçeğin bu olduğuna ve Allah’ın olmadığına inanılır. Hatta ‘İnanmıyorum, öyle
olduğunu biliyorum’ denir. Bakara Suresinin ilk ayetleri insanların 7 Sınıfa
ayrılabileceğini ve ilk Sınıfın da şirk içinde olup ‘İnkâr Edenler’ olduğunu
açıklar.
Ayetlere göre ikinci Sınıf insanlar ‘Münafıklardır’. Bu tür insanların
kendilerine özgü temel bilgi ve düşünceleri yoktur. İnkârcıların yanında
onların haklı olduğunu, İman edenlerin yanında da onların haklı olduğunu kabul
ve beyan ederler. Bu iki Sınıf insanlara Kitap, ‘Dünya Ehli’ der. Kendi
Dünyalarını kendileri kurar ve kendi kurdukları Dünyanın içinde yaşarlar.
Sonradan kendilerince öğrendikleri ilim önemli, ilmin kaynağı önemli değildir.
İlim, Evrende vardır ve tek gerçektir, bunlar için, nerden geldiğinin hiç önemi
yoktur. Dünya Ehli grubu, ‘Cennet Ehli’ Grup izler. Benlikleri olan bu grup da
iki sınıf insandan oluşur. Birincisine ‘Günahkâr’, ikincisine ‘Cennetlik’
denebilir. Günahkârlar, hataları kadar Cehennemde kalır sonra cennete geçerler.
Cennetlikler ise her yaptıkları ve yapmadıkları cennet içindir. Doğru
bildikleri bilgiler ve ilim sayesinde, uygulayabildikleri kadar iyi ve iyilik;
yapamadıkları kadar kötülük içinde bulurlar kendilerini. Yapmak istedikleri hep
iyiliktir ama kendilerini istemeden de olsa kötülükler içinde bulabilirler.
Üçüncü Grup insanlara, Kitap, Ehlullah, ‘Allah Ehli’ der. Bu gruptaki iki
Sınıf insanın birinci sınıfına, Allah’ı sevip O’na iman edenlere, kısaca,
Allah’ı ‘Sevenler’ denebilir. Bu iki sınıf insanın ortak olarak, ‘Sen, Cenneti,
isteyene ver; bana Seni gerek Seni!’ diyenler olduğuna inanılır. Tüm fiillerin
Failinin, tüm sıfatların Mevsufunun, sıfatlananın ve tüm mevcudatın Vücudunun
Hak olduğuna inanırlar. (1) Bu Bilgi ve İnançlarında azimle
sebat etmeleri sayesinde Sevenlerin en sonunda bir kısmının Allah tarafından da
sevildiği Kitapta müjdelenir. Böylece sevenlerin en azından bir kısmına ‘Sevilenler’
denebilir. Hatta ‘Kulum bana nafile, fazladan, yaptığı ibadetlerle yaklaşırsa;
Ben onu severim, sevince tuttuğu Eli, konuştuğu Dili, işittiği Kulağı olurum’
diyen ayetler vardır. Kendi Efal, Sıfat ve Zatından sıyrılıp, maddeden soyunabilenlere,
öze inebilenlere, Hakkın Efali, Sıfatı ve Vücudunun bağışlandığı müjdelenir. (2) Böylece, Kulun her tuttuğu,
işittiği ve gördüğü Hak’tır, kötülükler, yanılmalar ve hata yapmalar bitebilir.
Seven sevildiğinde Aşk oluşur! Bu Aşk ile Allah Resulüne ‘Habipim’ diyebilir.
Halk olarak görünen Hak’tır! Hak, son makam, Yedinci Makamdır. Kimse kimseyi öldüremez, Allah demedikçe; Allah demez, Kul Allah dedikçe!
İnsanlar, bazen, ‘bilgi sahibi olmadan görüş sahibi oldukları’ söylenerek
suçlanır. Oysa araştıran ve araştırmalarıyla güvenilen bilgilere ulaşan
kişilerin görüşlerini dinleyerek görüş sahibi olmak gayet makul ve mantıklıdır.
Elde ettikleri bilgilerin en uygun şekilde değerlendirilmesi sonucunda ileri
sürülen görüşler, doğru bilgilere dayandığı için, doğru olabilir. Anadolu
Halkı, Anadolu Erenlerinden çok şey öğrenmiştir. Ermişler ve Dervişler en büyük
Hakikati, “Gökten iğne yağsa Gayriye değmez!” diyerek özetlemişlerdir. Yedi
Sınıf insan Yedi Makam olarak da düşünülebilir. Bilgi ve görüş elde edip
uygulayarak Sınıf atlanabilir, Dipten Doruğa kolayca da çıkılabilir. “Bana bir
adım yaklaşana ben iki adım yanaşırım!” deyimi kutsaldır. Halkın, “Elinden,
belinden, dilinden bilerek veya bilmeyerek, bu aciz, aslında olmayan, kulunun
işlediği günahları sen affet Yarabbi!” duası da kabul görebilir. Anadolu’da
böyle saf ve temiz insanlara sıkça rastlanabilir.
Kötülüğün ve kötülerin davranışlarının, bilgi eksikliği ve yanlışlığından
kaynaklandığı aşikârdır. İnsan, önce taklit sonra da tahkik, araştırma ve
inceleme, yaparak öğrenir. Öğrendikçe de kötülüklerden kurtulup iyiliklere,
maddeden, madde ve bedene bağlılık ve bağımlılığından kurtularak, öze, manevî
ve ulvî âleme yücelebilir. İmanın kaynağı inkârdır, Bilgeliğin temelinde Cehalet
vardır! Hak gözünden Hak; Halk gözünden, Halk görünür!
Umarım biz de Cehaletten, Şirkten, öğrenerek kurtulup, Bilgeliğe
yücelebiliriz!
Necdet Altınay 19102024
(1)
http://necdetaltinay.blogspot.com/2021/03/isktan-huzura.html
(2)
http://necdetaltinay.blogspot.com/2024/09/insan-yaratcdr.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder