3 Şubat 2022 Perşembe

Akıbet Gerçekleşir

 

Akıbet Gerçekleşir

Verilen aklın, insanca kullanımı ve ‘Kaos’ diye bilinen ‘İlahî düzenin’ anlaşılabilmesi, insanlığın yüzyıllarına mal olmuştur. Cansızların halk edildiğinin ve canlıların yaratıldığının bildirilmesinden sonra, insanın inşa edilmesi de zaman almaktadır.  Evrenin oluşumunda, ilmin yeri ve öneminden söz eden ayetler, bilimsel deneylerle kanıtlanmaktadır. Örneğin, var olan her zerrenin sürekli bir iletişim ve etkileşim içinde olduğunu bilim kanıtlamıştır. İkiz elektron veya atomlar, arada galaksiler olsa dahi, ayrıca özel bir haberleşme kanalı olmaksızın, aynı anda durum değiştirir. Bu sonuç, olmuş ve olacakların, amaçlarıyla birlikte, Büyük Patlamadan itibaren tayin edildiğini, gelecekteki akıbetin ezelde bilindiğini, belgeler. Doğrusu, zaman yoktur, geçmiş ve gelecek aynı anda mevcuttur, insan aklı bunu kavrayamaz! İlim, kaynağından itibaren, maluma tabidir. Her hareket bir amaç içindir.

Kuantumun bilinmez, belirsiz ve olasılıklar ortamından, bilinen atomlar âlemine geçiş, görünüşte, aklı rahatlatır. Oysa atomların tam bir boşluk olduğunu kabul etmek bile zordur. Atomun % 99, 99…(12 adet 9) u boşluktur. Dolu kısımda ne var o da bilinmez. İnsan gözlem yaparsa ‘parçacık’, yapmazsa ‘dalga’ halinde yolculuk yapan fotonun, ‘seçimini geciktirdiği’ kanıtlandı. Çift Yarık deneyinde, Galaksilerden gelen bir fotonun, son anda değiştirilecek ‘gözlem’ durumuna göre, ‘Süper pozisyon’ hali, yani ‘hem dalga hem zerre’ hali, geçerlidir. (1) Süper determinizm, son gelinen noktadır. ‘Özgür İrade’ yoktur, her olmuş ve olacak, amacıyla birlikte, Büyük Patlama anında, ‘Belirlenmiş’, akıbet malumdur.

İnsan, bedensel ve zihinsel gelişimle reşit olur. Bu gelişimler kendiliğinden olmaz. Bedensel gelişim, hormonsal dengeyi gerektirir. Henüz en küçük bir hormonu üretemesek de bedende, hangi mesajın diğer hücrelere nasıl taşındığını, hangi hormonun, hangi atomlardan, nerede ve nasıl üretildiğini, yeni öğreniyoruz. (2) Zihinsel gelişim ise beyin hücrelerinin, uygun elektrik ve akımını üretip aktararak, düşünce ve bilinç üretmesidir. Nöron hücrelerimizde, hangi molekülün, nasıl elektrik ürettiğini ve nasıl mesaj yükleyip diğer hücreye gönderdiğini de yeni öğreniyoruz. Bilimin kanıtladığına göre, uygun ortamda, DNA, yazılıma hükmeder, talimat verir ve hücre içinde, ne zaman, ne yapılacağını bildirir. Bilim, hormon, molekül ve elektromanyetik mesaj üretiminin, ‘verilmiş bir irade’ olduğunu kanıtlar. Binlerce yıl önce, canlı hücrelerdeki moleküller, elektrik üretip kodlamayı biliyor ve kullanıyordu! (3) Bilim, ‘bir hücrenin canlılık kazanabilmesi için aynı anda üç görevin birden yapılıyor olması gerekir’ sonucuna varmıştır. Bu üç görevden birincisi ‘elektrik enerjisinin üretimi’, ikincisi bu ‘enerjinin hücresel faaliyetlerde kullanımı’, üçüncüsü ise ‘hücre çoğalma işlemlerinin yürütülmesi’. Bilime göre, sonuç olarak, ‘bir canlı hücre, ancak diğer bir canlı hücrenin bölünmesiyle’ elde edilebilir. Kısaca, her faaliyet, sonuca, akıbete, uygun yürütülür. Sonuç, sebepleri belirler. Yani, yalnız Allah’ın dediği olur!

“Habipim, sen kemali tamamlamak üzere gönderildin.” (12 Yusuf, 109) Hadis: Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim. Herkesin kendine özgü bir haysiyeti vardır, onun özel istidadı ona özel saadettir ki o saadet onun akıbetidir, «hakikî hayat» elbet odur. Güzel ahlakı tamamlama akıbetine uygun olarak, Resul gönderilmiştir.

“Sizden evvel, tevhidi efal konusunda enbiyaya inanmayanlara ne olduysa bundan sonra da o olacaktır. İnanan ve inanmayanların akıbetleri, gelecekte de evvelden olduğu gibi olacaktır. Bu sözler, insanlara, tevhidi efal ilminin ayrıntılı beyanıdır. Söz dinleyenlere nasihattir. Onları sıfat ve zat tevhidine yönlendirmedir. Muvahhit, tevhit eden kimse, belaları Allah’tan bilir. Eğer derecesi rıza değilse en azından sabreder ve onunla kuvvet bulur.” (2 Bakara, 137-139) “Biz sana, ulvi yönden kutsal hakikatleri ve ruhani bilgileri rızıklaştırırız. Muteber olan akıbet, bedensel elbisenden ve nefsanî davranışlarından tecrit olman ve soyunmandır.” (20 Taha, 132, 133) “Aklın yolu birdir, vehim şeytanının yolları müteferriktir. Kalplerin dağınıklığı kuvvetleri zayıflatır ve niyetleri çürütür.” (59 Haşır, 17)

Aklın yolu birdir, çünkü malum olan, vasıfları ayrıntısıyla iyi bilinen, akıbete götüren, yoldur. Araçların, ilmin ve bilimin akıllıca kullanımıyla, malum olan ve iyi bilinen akıbete, sonuca, insanlığın hedefine, amacına giden yolların bütünüdür aklın yolu. Canlılardan, ‘yer ve zamanın koşullarına uyum gösterebilen, bu yeteneği geliştirebilen’, hayatta kalır. Hatta neslin hayatta kalması için bireyin kendini feda etmesi de söz konusu olabilir. Bu kadar önemli ‘Evrim Kuramı’ bir ‘Tesadüfün’ üstüne kurulmuştur. Kuramın temelinde, yaklaşık 3,5 milyar yıl önce ‘Kendini Kopyalayan’ bir molekülün ‘Tesadüfen’ oluştuğu var sayılır, kabul edilir. Hâlbuki ayetler, yaşam sürecinde, ‘Tesadüfün’ olmadığını özel olarak belirtir. Hem ‘Evrim’ ve ‘Fedakârlık’ genlerde kazılıdır. Akıl, tesadüfü, bu kadar önemli bir konuda, kabul edemez. Çünkü hayatta kalmak, yaşamak için bireysel ölüm dâhil her şeyin gerçekleşmesi bir tesadüfe dayanamaz. Bir tesadüfle gelen, giderse eğer, yeni bir tesadüfle tekrar gelebilir! ‘Tesadüf’, olmuş ve olacağın akıbet için olması fikrine terstir.

Umarım biz de bilinmeyi sevmiş de yaratmış olanı bilme akıbetine erebiliriz!

                                                                                    Necdet Altınay, 02022022

 

 

 

(1)     https://en.wikipedia.org/wiki/Delayed-choice_quantum_eraser

(2)     https://www.vitaminler.com/bilgi-bankasi/hormon-nedir-ne-ise-yarar

(3)     http://necdetaltinay.blogspot.com/2020/05/akln-yolculugu.html

(4)     http://necdetaltinay.blogspot.com/2015/10/evren-duzenli-hicliktir.html

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder