Akıbet Gerçekleşir
Verilen aklın, insanca kullanımı ve ‘Kaos’ diye bilinen ‘İlahî düzenin’
anlaşılabilmesi, insanlığın yüzyıllarına mal olmuştur. Cansızların halk
edildiğinin ve canlıların yaratıldığının bildirilmesinden sonra, insanın inşa
edilmesi de zaman almaktadır. Evrenin
oluşumunda, ilmin yeri ve öneminden söz eden ayetler, bilimsel deneylerle
kanıtlanmaktadır. Örneğin, var olan her zerrenin sürekli bir iletişim ve
etkileşim içinde olduğunu bilim kanıtlamıştır. İkiz elektron veya atomlar, arada
galaksiler olsa dahi, ayrıca özel bir haberleşme kanalı olmaksızın, aynı anda
durum değiştirir. Bu sonuç, olmuş ve olacakların, amaçlarıyla birlikte, Büyük
Patlamadan itibaren tayin edildiğini, gelecekteki akıbetin ezelde bilindiğini,
belgeler. Doğrusu, zaman yoktur, geçmiş ve gelecek aynı anda mevcuttur, insan
aklı bunu kavrayamaz! İlim, kaynağından itibaren, maluma tabidir. Her hareket
bir amaç içindir.
Kuantumun bilinmez, belirsiz ve olasılıklar ortamından, bilinen atomlar
âlemine geçiş, görünüşte, aklı rahatlatır. Oysa atomların tam bir boşluk
olduğunu kabul etmek bile zordur. Atomun % 99, 99…(12 adet 9) u boşluktur. Dolu kısımda ne var o da bilinmez.
İnsan gözlem yaparsa ‘parçacık’, yapmazsa ‘dalga’ halinde yolculuk yapan
fotonun, ‘seçimini geciktirdiği’ kanıtlandı. Çift Yarık deneyinde,
Galaksilerden gelen bir fotonun, son anda değiştirilecek ‘gözlem’ durumuna göre,
‘Süper pozisyon’ hali, yani ‘hem dalga hem zerre’
hali, geçerlidir. (1) Süper determinizm, son gelinen noktadır. ‘Özgür İrade’ yoktur, her olmuş ve
olacak, amacıyla birlikte, Büyük Patlama anında, ‘Belirlenmiş’, akıbet malumdur.
İnsan, bedensel ve zihinsel gelişimle reşit olur. Bu gelişimler
kendiliğinden olmaz. Bedensel gelişim, hormonsal dengeyi gerektirir. Henüz en küçük
bir hormonu üretemesek de bedende, hangi mesajın diğer hücrelere nasıl
taşındığını, hangi hormonun, hangi atomlardan, nerede ve nasıl
üretildiğini, yeni öğreniyoruz. (2) Zihinsel gelişim ise beyin hücrelerinin,
uygun elektrik ve akımını üretip aktararak, düşünce ve bilinç üretmesidir.
Nöron hücrelerimizde, hangi molekülün, nasıl elektrik ürettiğini ve nasıl mesaj
yükleyip diğer hücreye gönderdiğini de yeni öğreniyoruz. Bilimin kanıtladığına
göre, uygun ortamda, DNA, yazılıma hükmeder, talimat verir ve hücre içinde, ne zaman, ne yapılacağını bildirir.
Bilim, hormon, molekül ve elektromanyetik mesaj üretiminin, ‘verilmiş bir
irade’ olduğunu kanıtlar. Binlerce yıl önce, canlı hücrelerdeki moleküller,
elektrik üretip kodlamayı biliyor ve kullanıyordu! (3) Bilim, ‘bir hücrenin canlılık
kazanabilmesi için aynı anda üç görevin birden yapılıyor olması gerekir’
sonucuna varmıştır. Bu üç görevden birincisi ‘elektrik enerjisinin üretimi’,
ikincisi bu ‘enerjinin hücresel faaliyetlerde kullanımı’, üçüncüsü ise ‘hücre
çoğalma işlemlerinin yürütülmesi’. Bilime göre, sonuç olarak, ‘bir canlı hücre,
ancak diğer bir canlı hücrenin bölünmesiyle’ elde edilebilir. Kısaca, her
faaliyet, sonuca, akıbete, uygun yürütülür. Sonuç, sebepleri belirler. Yani,
yalnız Allah’ın dediği olur!
“Habipim, sen kemali tamamlamak üzere gönderildin.” (12 Yusuf, 109)
Hadis: Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim. Herkesin kendine özgü bir
haysiyeti vardır, onun özel istidadı ona özel saadettir ki o saadet onun
akıbetidir, «hakikî hayat» elbet odur. Güzel ahlakı tamamlama akıbetine uygun
olarak, Resul gönderilmiştir.
“Sizden evvel, tevhidi efal konusunda enbiyaya inanmayanlara ne olduysa
bundan sonra da o olacaktır. İnanan ve inanmayanların akıbetleri, gelecekte de
evvelden olduğu gibi olacaktır. Bu sözler, insanlara, tevhidi efal ilminin
ayrıntılı beyanıdır. Söz dinleyenlere nasihattir. Onları sıfat ve zat tevhidine
yönlendirmedir. Muvahhit, tevhit eden kimse, belaları Allah’tan bilir. Eğer
derecesi rıza değilse en azından sabreder ve onunla kuvvet bulur.” (2 Bakara, 137-139)
“Biz sana, ulvi yönden kutsal hakikatleri ve ruhani bilgileri rızıklaştırırız.
Muteber olan akıbet, bedensel elbisenden ve nefsanî davranışlarından tecrit
olman ve soyunmandır.” (20 Taha, 132, 133) “Aklın yolu birdir, vehim şeytanının
yolları müteferriktir. Kalplerin dağınıklığı kuvvetleri zayıflatır ve niyetleri
çürütür.” (59 Haşır, 17)
Aklın yolu birdir, çünkü malum olan, vasıfları ayrıntısıyla iyi bilinen,
akıbete götüren, yoldur. Araçların, ilmin ve bilimin akıllıca kullanımıyla,
malum olan ve iyi bilinen akıbete, sonuca, insanlığın hedefine, amacına giden
yolların bütünüdür aklın yolu. Canlılardan, ‘yer ve zamanın koşullarına uyum
gösterebilen, bu yeteneği geliştirebilen’, hayatta kalır. Hatta neslin hayatta
kalması için bireyin kendini feda etmesi de söz konusu olabilir. Bu kadar
önemli ‘Evrim Kuramı’ bir ‘Tesadüfün’ üstüne kurulmuştur. Kuramın temelinde,
yaklaşık 3,5 milyar yıl önce ‘Kendini Kopyalayan’ bir molekülün ‘Tesadüfen’
oluştuğu var sayılır, kabul edilir. Hâlbuki ayetler, yaşam sürecinde,
‘Tesadüfün’ olmadığını özel olarak belirtir. Hem ‘Evrim’ ve ‘Fedakârlık’
genlerde kazılıdır. Akıl, tesadüfü, bu kadar önemli bir konuda, kabul edemez.
Çünkü hayatta kalmak, yaşamak için bireysel ölüm dâhil her şeyin gerçekleşmesi
bir tesadüfe dayanamaz. Bir tesadüfle gelen, giderse eğer, yeni bir tesadüfle
tekrar gelebilir! ‘Tesadüf’, olmuş ve olacağın akıbet için olması fikrine
terstir.
Umarım biz de bilinmeyi sevmiş de yaratmış olanı bilme akıbetine erebiliriz!
Necdet
Altınay, 02022022
(1) https://en.wikipedia.org/wiki/Delayed-choice_quantum_eraser
(2) https://www.vitaminler.com/bilgi-bankasi/hormon-nedir-ne-ise-yarar
(3) http://necdetaltinay.blogspot.com/2020/05/akln-yolculugu.html
(4) http://necdetaltinay.blogspot.com/2015/10/evren-duzenli-hicliktir.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder