20 Ocak 2021 Çarşamba

Eşyanın Hakikati

 Eşyanın Hakikati

 

Bir kişiyi tanımak başka şey o kişinin sırlarına da talip olmak bambaşka şeydir. Tasavvuf, evrenin sırlarına talip olmaktır. Sır herkese verilmeyeceğine göre evren de sırrının kendinde kalmasını seçebilir. Yedi kat gök, yedi kat dünya ve yedi kat atmosferden söz edilir. Ayetlerin de açıklamaları makam ve mertebelerine göre olabilir. Herkesin anladığı anlam başka, az kişinin anlayabildiği anlam başka, hakikat olarak idrak edilen bambaşka olabilir. Hakikat, evrenin bilimsel gerçeklerinin bulunması, bilinmesi ve idrakinden öteye, bilinen gerçeklerin ardındaki sezilen gerçek olabilir. Madde ve enerjinin oluşum, gelişim ve girişimlerini hatta tüm iletişim ve etkileşimleriyle anlamak zor olabilir. Basiretle bunların ardını görebilmek daha da zor olabilir. Bu açıdan tasavvuf sabır, sebat ve tefekkür işidir denebilir. Tevhit ilmidir deyip ayetleri birleştirmek kolaydır, bilimsel bulgularla evreni anlamak da kolaydır. Bilimsel bulgularla iman edilenleri kanıtlayıp birleştirmek, tevhit etmek zor olabilir. İnsan, beden ve ruhundan sorumlu ve yetkilidir. Yetkilerini alıp zevk edip sorumsuzluk olmaz.

Özetle, “Sakfı merfu', levha-i mahfuza, saklı ve korunaklı levhaya, levha-i kaderden, suretler ve ahkâm nazil olan, sema-i dünyadır. Dünya semasına nüzulden, aşağı inişten, sonra cansız şeylerde, hululü, içine gizlice girişi ile şahadet âleminde zahir, aşikâr, olur. Bu da insandaki mahal-i hayal, tasavvur merkezi, mesabesinde olup mahıv ve ispat, var oluş yok oluş, levhasıdır.” (52.5) Kader levhasından, saklı levhaya suretler, şekiller ve ahkâm, düzen, inen dünya semasına ‘Sakfı Merfu’ denir. Dünya semasına inişten sonra cansız şeylere dönüşüyle, içine gizlice girişiyle, görünür âlemde zahir, aşikâr, oluş başlar. Bu da insandaki hayal merkezinde var oluşa benzer olup, mahıv ve ispat levhasıdır, var olma ve yok olma levhasıdır. Levha kavramlarının daha iyi anlaşılması için aşı geliştirme çalışmalarına bakılabilir. Virüsün DNA’sında ‘Bağlantı Genini’ oluşturan ‘DNA Levhasına’, aşı üretimi sırasında, çeşitli enzim ve moleküllerden trilyonlarca eklenir, böylece, virüsün ‘haberci RNA’sı’ virüsün kendisini ürettiremez.

İnsan, aklını kullanırsa eğer, cansız şeylerin, ‘yokluktan boşlukta var oluş ve yok oluş’ gerçeğini, hayal ve tasavvur edip, deneyebilir ve gözlemleyebilir. Bilimsel deneye göre boş bir ‘vakum’ ortamında saniyenin dört kere milyarda birinde, 10-40 kında, yokluktan boşluğa, parlayıp çıkan pozitron-elektron çifti ‘var olur yok olur’, çıkıp kaybolur. Parlayıp çıkan parçacıklardan birinin ani şişmesi sonucu evrenin oluşması ise diğer bir kuramdır.  https://www.youtube.com/watch?v=FYf7af2tb5U

 “Bahri mescur, ‘Boşluk Denizi’, adı geçen ruh, ilim ve cansızlarla ispat olunan eşyanın kâffesinin, tümünün zahir olduğu, ortaya çıktığı, suretlerle dolu olan heyuladır. Boşluk Denizi, eşyanın tümünün zahir olduğu, göründüğü, suretlerle dolu olan heyuladır, görkemli büyüklüktür.” (52.6) Yokluktan var olup boşluğa çıkan eşya, ilmin uygulanmış halleriyle, boşluk denizini, kesret âlemini, oluşturacak şekilde, görkemli büyüklükte, doldurur. Var olup yok olan elektron-pozitron çiftinin arasındaki boş olasılık denizinin sabit kalması nedeniyle elektronun elektrik yükü sabittir. Bu sabit milyarda bir az veya çok olsa atom ve eşya oluşamaz. Bilimsel bulgulara göre bir atomun da % 99, 9 (12 adet 9)u boştur ve dolu alanın da neyle dolu olduğu bilinmez. Belirli küçük Higgs alanları içinde toplanan, toplaşan ‘kuvvetlerle dolu uzay zaman boşluğu’ kütle ve madde oluşturur. Enerjinin toplaşıp dönüşümüyle oluşan madde yine enerjiye dönüşebilir.

“Ruh seması, sıfat yollarının kaynağıdır. Her sıfat o sıfatı izleyenleri ruh semasına götürür ve kavuşturur. Her hal ve makamdan ruh semasına bir kapı vardır.” (51.7) Her bilimsel özellik, yani sıfat, bir ilmin uygulanışından kaynaklanır. Fizik ilminin ‘Sicim Teorisine’ göre her zerre, farklı bir ‘titreşim ilmeğidir’, belirli özellikleri vardır, diğer ilmekten farklıdır, özellikleri, sıfatları, kendine özgüdür. Her şey bir ilmin uygulamasıdır, özellikleri, isim ve sıfatları bir diğerinden farklıdır, tagayyür etmiştir, faklılaşarak belirginleşmiştir. Her zerre, var olduğu için yer tutmaz, tesadüfen kullanılmaz; belirli bir amaç için kullanılacağından var edilmiş, bir yer ve önem verilmiştir.

“Tabiattan soyunanlar, sıfat ilimlerinde ve cennetlerindedir.” (51.15) Maddeden soyunmak, maddenin hakikatini idrak edip geride bırakmakla olur. Her maddenin, bir bilimsel özellikle var olduğunun bilinmesi ve ilme götürmesiyle amacına ulaştığını anlamak gerekir. Madde esaretinden kurtulmak, mana âleminde, kalpte, duyguları yaşamak ancak gerektiğinde, esiri olmadan, maddeyi kullanmaktır.

“Zahir bedende, ilahi sıfatları zahir oldukları yerde, müşahede eden yakin sahipleri için ilahi isim ve sıfatları ortaya çıkaran deliller vardır. İlahi isim ve sıfatların tecellisinde nefislerinizde de ayetler, deliller vardır. Siz inkâr edip de görmüyorsunuz. Âlem semasında maddi rızkınız olduğu gibi ruh semasında da manevi rızkınız olan ilimler ile bunların idrakiyle oluşacak büyük kıyamet vardır. Semada, arz ve nefsin delillerinin, yüz ve suretlerinin semada bulunması haktır. Sizin nutkunuz gibi haktır.” (51.20-23) Her zerre itişsel ve çekimsel bir ‘kuvvet’ olarak kendine özgü isim ve sıfatla vardır. Bunları müşahede eden ‘düşünen akıl’ sahipleri ruha, ilme yaklaşır. Bu isim ve sıfatlar ilahidir, zerreler de onların delilleridir, tecellileridir. Böylece bedensel nefsanî oluşumlarda ilimsel deliller vardır. Semada, ruh âleminde, ilim ortamında, beden ve arzın delilleri vardır. Örneğin, DNA genlerinde milyonlarca yıllık atmosferin karbon izleri vardır. Fosillerin yaşı bu Karbon izinden saptanır. Ayrıca, canlı bedenlerin yapı taşlarında, Güneşten önce sönen Süpernovanın üretimi olan altın, gümüş ve demir gibi ağır metaller vardır. Günün canlıları geçmişin izlerini ve delillerini taşır.

Umarım, eşyanın hakikatini biz de idrak edebiliriz.

                                                                                  10012021

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder