Yıldırımla Yüceliş NAEÖ
08082014
Tabiat ateşi yoldur, doğru yolu
gösterir, yücelmenin yolunu oluşturur. Şeytan da büyük meleklerdendir, yalnız
doğru yolun tersini gösterir. Pusula da bir yönü gösterir, diğer yönler
düşünerek bulunur. Doğa da doğru yolu gösterir bilene. Hakikat ehli bulvar
üzerinden geçer, önce yükselir sonra da yücelir Hakk’a ve hakikate.
Hayat, yok iken, yoktan var olmuş,
oluşmuştur. Tarihi bakış açısından kolayca görülür hayat ve mevt, ölüm. Hepimiz
bir zamanlar yoktuk. Dünyaya geldik desek de getirildik. Yaşam, doğa
kurallarına karşı koymak, yer çekimine meydan okuyarak ayağa kalkmaktır. Yoktan
var olurken bile şarj ve deşarj oluş, yükleniş ve yükün boşalımı esastır.
Doğuştan devralınan, boşalma sonucunda aktarılan, yük zaman içinde artar. Yüklenme
her zaman bir sürtünme ve sürtüşme ile oluşur, aktarılır ve gelişir. Tarağın
başa sürtülmesi gibi emekleyen çocuğun ayağa kalkmasıyla çevrenin yüklemesi ve
çevreden yüklenme artar. Kısa süre sonra şarj oluş için başkalarının yardımına
ihtiyaç kalmaz.
Delikanlı artık reşit olmuş, kendi
aklıyla çevreden yüklenmeyi üstlenmiştir. Toplama ve avcılık dönemlerinde yakın
çevresinden bulup toplayabildiği hazır gıdalar ile beslenir. Çalışma döneminde
ise kazancı ile geçim süreci başlar. Bu süreçte yalnızlık uzun zaman
almayabilir. “Geçici aşk” dönemi ile yeni yükler yüklenmek de göze alınır.
Geçici aşk süreci geçici şarj ve deşarjlar ile sürüp gider.
Olgunlaşma sürecinde geçici yüklenim
ve boşalım deneyimleri yeterli olmayabilir. İnsan geçim sıkıntısı veya yaşam
kavgası gayretlerinden yılıp geri çekilmeyi düşünebilir. “Böyle gelmiş böyle
gider, babamdan da böyle gördüm, çevre de bu kadar” demek yetmeyebilir. Doğanın
ve çevrenin neden, ne için gibi sorularına ve amaçlarına takılıp cevap arayabilir.
Felsefe yapılarak çeşitli görüşler tartışılabilir. Evrenden, çevrenden ve kendi
âleminden geri çekilmeye başladıysan arınmaya çalışıyorsun demektir. Tabiat
ateşini hisseden yanmaya da başlar. Hayat boyu süren çabanın aslında senin
olmayan güç, kuvvet, kudret ve bir enerji ile mümkün olduğunu anlayabilirsin.
Evrimin hüküm sürdüğü düzlemden önce hakikat ilmi ile yükselip sonra da hakikate
doğru yücelmeye çalışabilirsin.
Bu kapsamda “tek bildiğim hiçbir şey
bilmediğimdir”, “olmak ya da olmamak, işte bütün mesele” gibi görüşler iyi
bilinir. Öğrenmek, bilmek, daha çok bilmek emek ve zaman ister. Bilgi de insana
yüktür, bilmek yüklenmektir. Bilimsel bilgilerle ilmin kaynağına yönelip Hak ve
hakikate yücelmek ilim yükünden de arınmayı gerektirir. Deryanın ortasında şarj
olmuş bir damla veya evren balonunun üstünde aşırı yüklenmiş bir nokta, iradesi
olmaksızın, şimşek ve/veya yıldırıma davetiye çıkarır. Âlimin hakikati idrak
ederek arif olması bir an meselesidir. “Dem bu dem” denmesinin nedeni bu
olabilir. “Hakikat anlatılamaz ancak anlaşılır” deyimi buna işaret edebilir.
16
Nahl, (Ve hüve âlâ sıratın
müstakim) (Ayet 76) O muvahhit, tevhit eden, fenadan, yokluktan sonra,
«beka ehlinden» biri olarak, Hakkın has kulları, «ehli hakikat» için, «nar-ı
tabiat» üzerine çekilmiş «Allah'ın sıratı müstakimi» üzerindedir. Hakikat ehli
olanlar, parlak yıldırım gibi o sırat üzerinden geçerler.
Bilim insanlarına göre yıldırım ile
atmosferde bulunan azot toprağa geçer ve böylece yıldırımın düşüp, çıktığı
yerde toprağın verimliliği artar. Tabiat böylece bir kaybeder ama bin kazanır.
Doğa bir dengeyi böylece de sağlar. Darısı başımıza!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder