4 Ağustos 2014 Pazartesi

Yıldırımla Yüceliş


Yıldırımla Yüceliş                                                              NAEÖ 08082014
Kitabı okumak için önce buraya sonra çıkan kutucuğa tıklayınız:  Click here to view.


          Tabiat ateşi yoldur, doğru yolu gösterir, yücelmenin yolunu oluşturur. Şeytan da büyük meleklerdendir, yalnız doğru yolun tersini gösterir. Pusula da bir yönü gösterir, diğer yönler düşünerek bulunur. Doğa da doğru yolu gösterir bilene. Hakikat ehli bulvar üzerinden geçer, önce yükselir sonra da yücelir Hakk’a ve hakikate.

          Hayat, yok iken, yoktan var olmuş, oluşmuştur. Tarihi bakış açısından kolayca görülür hayat ve mevt, ölüm. Hepimiz bir zamanlar yoktuk. Dünyaya geldik desek de getirildik. Yaşam, doğa kurallarına karşı koymak, yer çekimine meydan okuyarak ayağa kalkmaktır. Yoktan var olurken bile şarj ve deşarj oluş, yükleniş ve yükün boşalımı esastır. Doğuştan devralınan, boşalma sonucunda aktarılan, yük zaman içinde artar. Yüklenme her zaman bir sürtünme ve sürtüşme ile oluşur, aktarılır ve gelişir. Tarağın başa sürtülmesi gibi emekleyen çocuğun ayağa kalkmasıyla çevrenin yüklemesi ve çevreden yüklenme artar. Kısa süre sonra şarj oluş için başkalarının yardımına ihtiyaç kalmaz.

          Delikanlı artık reşit olmuş, kendi aklıyla çevreden yüklenmeyi üstlenmiştir. Toplama ve avcılık dönemlerinde yakın çevresinden bulup toplayabildiği hazır gıdalar ile beslenir. Çalışma döneminde ise kazancı ile geçim süreci başlar. Bu süreçte yalnızlık uzun zaman almayabilir. “Geçici aşk” dönemi ile yeni yükler yüklenmek de göze alınır. Geçici aşk süreci geçici şarj ve deşarjlar ile sürüp gider.

          Olgunlaşma sürecinde geçici yüklenim ve boşalım deneyimleri yeterli olmayabilir. İnsan geçim sıkıntısı veya yaşam kavgası gayretlerinden yılıp geri çekilmeyi düşünebilir. “Böyle gelmiş böyle gider, babamdan da böyle gördüm, çevre de bu kadar” demek yetmeyebilir. Doğanın ve çevrenin neden, ne için gibi sorularına ve amaçlarına takılıp cevap arayabilir. Felsefe yapılarak çeşitli görüşler tartışılabilir. Evrenden, çevrenden ve kendi âleminden geri çekilmeye başladıysan arınmaya çalışıyorsun demektir. Tabiat ateşini hisseden yanmaya da başlar. Hayat boyu süren çabanın aslında senin olmayan güç, kuvvet, kudret ve bir enerji ile mümkün olduğunu anlayabilirsin. Evrimin hüküm sürdüğü düzlemden önce hakikat ilmi ile yükselip sonra da hakikate doğru yücelmeye çalışabilirsin.

          Bu kapsamda “tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir”, “olmak ya da olmamak, işte bütün mesele” gibi görüşler iyi bilinir. Öğrenmek, bilmek, daha çok bilmek emek ve zaman ister. Bilgi de insana yüktür, bilmek yüklenmektir. Bilimsel bilgilerle ilmin kaynağına yönelip Hak ve hakikate yücelmek ilim yükünden de arınmayı gerektirir. Deryanın ortasında şarj olmuş bir damla veya evren balonunun üstünde aşırı yüklenmiş bir nokta, iradesi olmaksızın, şimşek ve/veya yıldırıma davetiye çıkarır. Âlimin hakikati idrak ederek arif olması bir an meselesidir. “Dem bu dem” denmesinin nedeni bu olabilir. “Hakikat anlatılamaz ancak anlaşılır” deyimi buna işaret edebilir.

          16 Nahl, (Ve hüve âlâ sıratın müstakim) (Ayet 76) O muvah­hit, tevhit eden, fenadan, yokluktan sonra, «beka ehlinden» biri olarak, Hakkın has kulları, «ehli hakikat» için, «nar-ı tabiat» üzerine çekilmiş «Allah'ın sıratı müstakimi» üzerindedir. Hakikat ehli olanlar, parlak yıldırım gibi o sı­rat üzerinden geçerler.

          Bilim insanlarına göre yıldırım ile atmosferde bulunan azot toprağa geçer ve böylece yıldırımın düşüp, çıktığı yerde toprağın verimliliği artar. Tabiat böylece bir kaybeder ama bin kazanır. Doğa bir dengeyi böylece de sağlar. Darısı başımıza!

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder