(sayın
okuyucu, aşağıda, 243 sayfa olarak yayınlanan bir kitabın bir
bölümünü bulacaksınız. Kitabın "pdf" halini
ücretsiz veya basılı kitabı (20 TL) necdet.altinay@gmail.com
adresinden isteyebilirsiniz, umarım bulduklarınız zamanınıza değer, sevgiler.)
Kitabı okumak için tıklayınız: 2. Baskı: |
İslâm Âlemi!
Özellikle
“hakikati” arayanlar arasında konuşulan, görüşülen ve şaşılan bazı konular
vardır. “Nasıl olur?” diye cevap aramaya çalışılır bu konulara. Hatta bazen
“çok güzel” denen görüş ve çözümler hemen unutulur. Belki de unutulmasının en önemli
etkeni çözümün ucunun bize dokunması ve acıtmasıdır.
Bu konuların
önemlilerinden biri “İslâm âlemi neden geri kalmış ve diğer âlemler neden ileri
gitmiş, hatta daha da ileri götürürsek, ilahî adalet bu işin neresinde?” diye
ortaya konabilir. Soruyu soranların, cevap olarak bir şeyler ileri sürenlerin
değil, halkın ekserisinin bildiği birkaç gerçeği dizersek cevap kendiliğinden
ortaya çıkabilir.
“Din İslâmiyet,
İslâmiyet teslimiyettir” hemen herkes bilir. Hz. İbrahim tevhit öncüsüdür, İslâmiyet
onun dinidir, üç semavî dinin de özü birdir. Kitaplı olarak bilinen bu dinler
birbirini bütünler ve aynı, bir ve tek mesajın birer parçasıdırlar. Mesaj en
sonunda son peygamber tarafından, eksik tuğla yerine konarak, tamama
erdirilmiştir. Önce zahirî sonra batınî âlem en sonunda her ikisi de
kutsanmıştır ve bu mesaj evrenseldir tüm kâinatı kapsar. Kendilerini doğanın
bir parçası olarak gören Kızılderililer, nirvanaya ulaşan Budistler teslim
olmuş bilgelerdir. “Yer ve Gök Tanrı” diyen Şaman da bilgedir, halk zahir Hak
batın diyen ise ariftir.
İlahî adalet
vardır ve gerçektir. İlahî kanunlar vardır her yerde ve her zaman geçerlidir.
“Say kanunu, yani çalışma, hak etme yasası” vardır ve herkese eşit bir şekilde
uygulanır. Yer çekimi yasası kadar geçerlidir. “Çalışmayana, çocuklar için de
ağlamayana, mama yoktur” denir. “Allah her yerde, her zaman hazır ve nazırdır.”
Her yerde ve her zaman var olan da hazır ve nazır olan da başkası, gayrisi
yoktur.
Kilise,
mabet ve tapınaklarda dua etmekle bir şey elde edilemeyeceğini öğrenenler
nihayet aklını kullanmaya başlamış, ilim sahibi olmuş, birbirlerinin hak ve
yetkilerine, insan haklarına saygı duymuş ve güzel ahlak sahibi olmayı
başarmışlardır. İslâm âlemi diye birkaç Ortadoğu ülkesini örnek göstermek doğru
değildir. İslâm “benlik” gütmeyen her dinin ortak özelliğidir. “Müslüman” ve
“müslim” kelimelerinin lügat manası “İslâm olan” demektir, “islâm” ise teslim
olan demektir.
Bu kendisi
küçük, anlamı derin ve hikmet içeren gerçeklerle bir çözüme ulaşmaya çalışalım.
Bizi şaşırtan âleme bir bakalım, ilk emir olan “oku”, “ilim gaib, gayb,
kaybındır nerede bulursan al”, “eşyanın hakikatine er” emirlerine uyulmakta
mıdır? Uyuluyorsa nerede uyuluyor? Eşyanın hakikatini idrak edecek kadar doğa
incelenmekte ve araştırma yapılmakta mıdır? Nerede yapılmaktadır? “Düşünün,
düşünmeyenlerin başına pislik yağar” ayetine uygun bir şekilde okunan evrenin
hakkında düşünülmekte midir? “Tezekkür edin, tefekkür edin, işi ehline verin,
işin ehline danışın, aranızda tartışın, aklınızı kullanın” ayetlerine uyulmakta
mıdır?
Kim çalıştı,
çabaladı, uğraştı, didindi hak etti de hakkını alamadı? “Kalkın, dünyaya
yayılın ve rızkınızı arayın, emirlere uyun ve dua edin” anlamındaki ayetleri
herkes bilir. “Çalışmayanı, aklını kullanmayanı, tembellik edeni, temiz
olmayanı Allah sevmez” bilinir, nerede uyulduğu ise dünyada gezerek bile
görülebilir.
Aslında her
şeyin sebebi herkes tarafından bilinir de özellikle kendini “halktan” ayrı ve
kopuk tutanlarca sorulur neden? Cevabın içinde biraz da kendi suçunu inkâr
etmek, ortak olmamak, bir kısmını olsun üstlenmemek gizlidir. Böylece, yalnız
ve sadece halkı suçlamak, kendisi halktan kopuk olduğu için de onun dışında ve
üstünde olarak suçtan arınmış olmak ister. Denmek istenen “ben okudum akıllı
oldum ama halk kendini dine verdi, okumadı cahil kaldı onun için geri kaldı”
düşüncesidir.
Yanlış
düşünceler saç örgüsü şeklinde iç içe geçmiş durumdadır. Her şey ilmin somut
halidir. Eşya veya madde hakikat güneşinin gurup etmesiyle oluşmuştur. Halk,
“müspet” sapından tutulan “müspet ilim” çekici ile “inanç” örsünde
dövülmemelidir. Pozitif ilmin karşısında ayrıca negatif ilim yoktur. Maddî ve
manevî ilim yoktur. İlim birdir maddeleşmiş hali eşyadır. Hakka giden yolun ilk
mertebelerinde ilim ruhu temsil eder. İnsan aklını kullanırsa ilim için
kullanır. Akıl ilme gidip gelerek bilgi elde eder. Aklını kullanmayan için veya
akılsız olan için din de yoktur iman da. Dinlerin ortak amacı “güzel ahlak”
sahibi olmaktır. Aklını ilim için kullananlar, çalışkan ve dürüst olanlar her
şeyi hak eder, ilahi adalete göre de hakkını alır. Dünyasını da ahretini de
kazanır.
Halkın
topluca kalkınması da aklını kullanan, halkını hor görmeyen, halkından
kopmayan, halkının elinden tutan bireyler sayesinde olur. Demokrasi de bu demektir
ve bunu gerektirir. “Halk aynı el Hak’tır.” Halka hizmet Hakka hizmettir.”
Halkın halk tarafından halk için yönetilmesi de demokrasidir. Halkın kendini
bilen her bireyi halkı da bilir Hakkı da. İlim kendini bilmektir, kendini ilmin
somut hali olarak bilmektir. “Bir ben varım bir de benim sahip olduğum ilim
var” şeklinde değil de “ben ilmin ta kendisiyim” şeklinde bilmektir.
Ezoterizmin tamamı bu mesajı kapsar. Kütlenin oluşumunu sağlayan “bozon” da
ilimdir.
Göbeklitepe
veya Mısır rahipleri de doğruyu söyledi ama zamanında anlaşılabilecek kadarını
söyledi. İnsan ilmin tamamını idrak ederek kemale erdi. Âdem ile insanlığa
atılan ilk adım son elçi ile doruğa çıktı miraç gerçekleşti. Dünyanın her
köşesinde bilge kişilerce tarih boyunca söylenenlerin hepsi gerçeğe ilişkindir
ve doğrudur ama tamamlanması miraç olayı ile gerçekleşmiştir. Şuurlu olarak
iman edilir ve mümin olup namaz kılınırsa şuur kalmaz miraç olur. İnsan-ı kâmil
böylece oluşmuş arif, âlim ve bilge kişi böylece hayat bulmuş, ölümsüz ruh ile
diriliş gerçek olmuştur.
Doğal “evrimsel”
süreçten sonra ilim ile “devrimsel” öğrenme ve yücelme süreci başlar. İnsanın
dipten doruğa yücelişi sayesinde kemale eren kişi insanı kâmil olur. İnsan iyi
kullandığı “akluhikmeti, aklı ve sezgisi” sayesinde idrake erer. Mesaj tüm
evrene kazınmış haldedir. Her şey ve eşya, ağaç duruşu, kuş uçuşu ile bir
ayettir yani delildir okuyana. Hak halk olarak görünür bilene, kendini bilene,
Rabbini bilene!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder