İnsanın Anlaşılamaz Yapaylığı
Ev
Ödevim 23032014
Sun’i,
yapay: İnsan yapısı, uydurma, takma, sahte, yaradılıştan olmayan.
İkinci baskısı yapılan bir kitabın bir makalesini okuyorsunuz, kitap için önce bir sol sonra da altta çıkan dropbox'a tıklayınız lütfen:
Click here to view
İkinci baskısı yapılan bir kitabın bir makalesini okuyorsunuz, kitap için önce bir sol sonra da altta çıkan dropbox'a tıklayınız lütfen:
İnsan çok ömür bir şey, hayret bir şeydir. Bir kelimenin,
insanlar tarafından hazırlanan bir sözlükteki, anlamlarına bakınız. Aynı cümle
içinde kullanılan tanıtım kelimelerine göre insan yapısı bir şey sanki sahte ve
uydurma olmak zorunda. Diğer yandan yapay zekâ ve organ geliştirmekle,
insanlığımızla övünürüz.
İnsanın gelişimine bakılırsa gerçekten doğal ve yapay
aşamaları dikkat çeker. Ayetlerde de belirtildiği şekilde, insan “ters tutunan
bir su damlasından” oluşur ve topraktan biten ot gibi doğadan çıkıp kurtulur.
Zamanla insanın edindiği ve işlediği bilgiler sayesinde ve bilgilere dayalı
uygulamaları ile insanlığa yüceldiği gözlenir.
İnsanı Doğa’dan çekip alırsanız Doğa eksik kalır, Doğa’da büyük
bir boşluk oluşur. İnsanda Doğa’da olmayan ve Doğa’dan gelmeyen önemli
özellikler ve yetenekler vardır. İnsanda olanlar başka bir canlıda yoktur. Öyle
ki diğer tüm canlı ve cansızlarda bulunan özellik ve yeteneklerin toplamından
da üstün olanlar insanda toplanmıştır. Bu üstünlükle insan Doğa’yı ve evreni
anlayabilir, değiştirebilir, geliştirebilir ancak, kısmen de olsa, yok edebilir
de. İnsan, bilgileri sayesinde, ilmi ve hatta ilim olduğunu idrak edebilen
yaratıktır. Çevresini ve Doğa’yı bilerek ardındaki ilim gerçeğine ulaşmayı
başarmıştır.
Bilginin kendisinin bir sıfatı yoktur. Bilginin uygulanması
iyi ya da kötü olabilir. Aynı bilgiden enerji de üretilebilir bomba da. Yüksek
tahsilli birisi insanlığa yararlı da olabilir zararlı da. Karıncaya çalışkan, aslana
asil ve kargaya hırslı sıfatlarını kendi sıfatlarından veren de insandır. Bu
nedenlerle her kişi küçük yaştan itibaren bir eğitim ve öğretim sürecinin içine
sokulur. İnsan olması, iyi, doğru ve güzel insan olması için çaba harcanır.
Her insan adayı eğitim ve öğretim süreci içinde gösterdiği
başarıya dayanarak Doğa’dan kurtulabilir ve insanlığa doğru yücelebilir. Bu
yücelişte bilginin kıymeti bilindiği için bilgi edinme ekol ve okulları,
toplumun özel ve resmi kurum ve kuruluşları oluşturulmuştur. Tarih boyunca bu
amaçla nice dernek ve dergâhlar kurulmuştur. Tümünün ortak özelliği, insanı
kemale erdirmek, insan-ı kâmil inşa etmek amacıyla, eğitim ve öğretime dayalı,
insanlığa yüceliş sürecini sistemli bir şekilde yürütmektir.
İnsanlığa yüceliş belirli bir başlangıcı ve belirli bir sonu
olan bir süreçti. Bu sürecin işleyişinin de belirli bir sistemi vardır. Süreç
içine, insan adayının idraki için, çevreden “girdi” olarak yalnız bilgi alınır.
Bilgiler sürecin içinde sistemli bir şekilde yürütülen “üretim faaliyetleri” kapsamında
işlenir. Sürecin sonunda çevreye “çıktı” olarak, yine yalnız bilgi ve bu
bilgiye dayalı, öğretme sıfatlı davranış verilir. Öğrenilenler öğretilmeye
dönüşerek süreç süreklilik kazanır. Aday idrak ile insanlığa ermiş olabilir.
İnorganik olanın dibinden organik canlıların doruğuna kadar
doğa bilinmekte ve ayrıntılarına girilmektedir. Taş ve topraktan bakteri ve
virüslerin nasıl oluştuğu, su ve sıcaklığın buna etkileri iyi bilinir. Bu
oluşum inorganik maddenin bir özelliğidir ve aynı koşullarda yine
tekrarlanabilir.
Yapaylık insanın doğasında ve kendisindedir. İnsanın doğası
kısmen Doğa’dan gelir ve Doğa ile ilişkilerini insanca kurar ve sürdürür.
İnsanın kendisi ise Doğa’dan ötede, Doğa’nın ardında ve üstündedir. Karmaşık olan
insanın kendini bilmesidir. Esas kaçınılmaz kaos budur ve buradadır. Doğa’yı
anlamak kolaydır.
Kaosun anlamı karmakarışık değil, anlaşılması zor, ilahî
düzen denebilecek kadar karışık ve karmaşıktır, bu nedenle idraki güçtür.
İnsanın Doğa’yı anlaması, kendi yapaylığını anlamasından ve kendini idrakten
daha kolay görünür. Bazı konularda “bir insan bunu nasıl anlayamaz?” diye
şaşılır. Diğer bir deyimle bazılarının bir şeyi “anlayamazlığının derinliği”
anlaşılamaz derecededir. Bu duruma dipsiz kuyu denilse yeridir. Basit bir
konuyu anlatırsınız karşınızdaki bir türlü anlayamaz. İşte bu, insanın
“anlaşılamaz” derecedeki “anlayamama” durumu, idrak edişin köklerinin yerini,
nasıl bir bataklıkta ve ne kadar derinde olduğunu gösterir. İdraki idrak eden
idraksizliği de idrak edebilir.
Doğa’da olmayan belki de budur, idraksizlik temelinde yücelen
idraktir. Her karınca bir karıncadır, her aslan da bir aslandır ama hiçbiri ne
olduğunu bilemez. İnsan bilir, eşyayı bilgisiyle bilir, kendini ilmi ile bilir.
Kendisinin ilimden ayrı ve gayrı ne bir resmi vardır ne de bir cismi vardır.
İnsandan ilmini alırsanız geriye bir insan kalmaz, kalan resme ve cisme insan
denmez, belki ot belki de it denebilir.
İnsan, insan yapısı bir şey olmaya daha yatkındır. Yapayın
tanımındaki “yaradılıştan olmayan” deyimi yerine “doğal olmayan” olmalıydı.
İnsanın yaradılışı doğanın oluşumundan farklı olmalı. Yaradılıştan gelen, doğal
olanlardan üstün yetenekleri sayesinde insan “olgunluğunu” üretebilmektedir.
Doğa’dan gelen doğal yönü olsa da insanın bilgiden ilme erişmesi insancadır.
Doğa’nın evrimsel gerçekliği üzerine devrimsel denebilecek ilim ile yücelişi
yaşama geçirmesi tamamen insancadır ve insancıldır.
İnsanın yücelişinin, doğal evrimsel gelişim sonucu olması
mümkün değildir. Bu nedenle insanın yücelişi doğaya, doğal akışa
bırakılmamıştır. Yüceliş amacıyla akıllı insanlar ele alınıp sistemli bir
şekilde yetiştirilmek üzere “olgunlaşma” süreçleri geliştirilmiştir.
Tarihimizde “ahilik” gelenekleri herkesçe iyi bilinir. Toplumumuzda bu sürece
örnek olarak kadim ve küresel dernekler tarafından geliştirilen “çırak”,
“kalfa” ve “üstat” aşamalarını gösterebiliriz.
Din kurumunun da amacı budur. İnsan doğmaz insan olunur. Doğa
için “halk ediş” deyimi kullanılmasına karşın Âdem yaratılmıştır. Yaratılan,
yaratılışı ve yaratmayı, yaratıp öğretenden öğrenerek yaratır. İnorganik
ortamdan organik canlıların gelişini ve gelişimini doğal bulan âlimler “yokluk”
temelinden, ademiyetten, insanın insan olmasını da doğal bulabilir, sonra da
insanlığa “yapay” diyebilir. Zaten “idrak” her zaman, hemen herkes için bir
sorun olmuştur, her âlim arif olamaz, anlayışla karşılanmalıdır. Kitap: Click here to view.