14 Mayıs 2025 Çarşamba

Aldatan Aldanır!

 

Aldatan Aldanır                                Necdet Altınay 17052025

İlim ve onu idrak edecek akıl ile donatılmış insan, kalbine ruhundan gelecek, inecek, ulvi bilgilerle, kendini ve Rabbini bilme amacına ulaşmaktan alıkonur, aldatılarak zevk ve sefaya düşmeye teşvik edilir. Yücelmek yerine alçalmayı tercih ederek gazap ve şehvet kuvvetlerinin aldatıcı ve geçici hallerine kanması, Allah’ın mekri, hilesidir. İnsan, kendisine ihsan edilen, bağışlanan Tevhit İlmi, akıl ve İdrak ile kendini bilip Yaradan’ına ulaşmalıdır.

“Cehalet içinde ölü iken, Hakkın ilmi ve muhabbetiyle, sıfat perdelerini keşfederek, Hakkın sıfatlarının kendisinde tecelli etmesiyle, kendisini dirilttiğimiz, ilmimizle nurlu kıldığımız kişiyle; nefis sıfat ve efali yüzünden birkaç mertebe aşağıda zulmetler içinde bulunan ve zulmetlerin dışına çıkamayan kişi bir olur mu hiç?  Her memlekette, hele bedenden ibaret vücut köyünde de; nefsi emmare kuvvetlerini ve o memleketin bir takım günahkârlarını; kalbin manen yolunu şaşırtmak, fitne vermek ve azdırmak, ayartmakla, o memlekette mekr, aldatma ve hile, yapmaları için, o memleketin büyükleri kıldık. Nefsi, aldatması, ona hileler yapması amacıyla, Kalbin karşısına biz çıkardık. Onlar kimseye mekr edemezler, ancak kendi nefislerine mekr edebilirler. Zira onlar bedenin harabında en kötü haller üzere ve en çirkin suretlerde diriltildikleri zaman, bedensel alet ve kuvvetlerin, zevk, haz ve keyiflerin ortaya çıkışıyla beraber; nefsin arzuları ve lezzet ve şehvetten mahrumluk cehenneminde aletlerinin ve giysilerinin yokluğu ateşleriyle yanmaları sebebiyle, mekr ve hilelerinin sonuçları yine kendilerine dönüktür. Fakat şuur ve idrak edemiyorlar.” (6 Enam, 122, 123) Sigara içmelerinin zararını bildikleri halde idrak edemiyor, bırakamıyorlar. “İnsanlara dokunan bir zarardan sonra, kendilerine bir rahmet tattırdığımız vakit, ayetlerimize uymakta bizi aldattıklarını birdenbire görürsek; zarar-ı zaman, şiddet ve zahmet ve geçim darlığı gibi belâlar, nefsin hırsını kırar. Nefis sıfatı hicaplarının, perdelerinin, keşfi ve tabiat kesafetlerinin inceltilmesi ve heves perdelerinin kaldırılması, kalbi taltif eyler, güçlendirir. O vakit kalpler, fıtratlarının ve nurlu ufuklarının aslına geri döner. Bu durumda mani ortadan kalkar ve fıtratının kuvveti ve kalplerin esasında bulunan yücelmeye meyil dolayısıyla belâlar, insanların kalplerini mebdelerine, kaynaklarına, özlerine, çeker. Hatta hayvani nefis bile, eğer bedensel zulüm heyetinden paklansa, cihet-i ulvîye meyleder, çünkü alçalmak, süfli yöne düşmek, cismani arızalardandır.  Hatta dört ayaklı hayvanlar ve vahşi hayvanat bile, kıtlık vakitlerinde ve darlık günlerinde, halleri şiddetlendiği vakit, başlarını göğe kaldırmış bir halde, Allah’tan yardım istercesine, toplanıp dururlar.” (10 Yunus, 21) “Lût kavminin fenalıkları, hayâsızlığı da şöyledir: Onlar zûkûra yani erkeklere yanaşarak, onları eşlerine tercih ettiler. Yani: ruhani kuvvetlere itibar etmediler, yücelmek yerine bahtsızlık ile nefsanî gazap ve şehvet kuvvetlerine yönelip alçaldılar.” (27 Neml, 50) “Malın ve bedenin muhabbetini düşkün olan vehim ile karışık şeytanî akıl sebebiyle hâsıl olmuş ilim mallarıyla ve fikirleriyle mahcup, perdeli, olanlara tabi oldular. Büyük bir hile ile hile eylediler ve size, heves ettiğiniz, şehvetle sevip taptığınız putlarınızı, yani bedensel vücudunuzu, nefsinizi, ehliyet ve mesleğinizi, mal ve mülkünüzü, hırsınızı katiyen bırakmayınız dediler. Böylelikle çok kimselerin yolunu şaşırttılar. Yarabbi zalimlere delaletten başka bir şey ziyade etme dedi.” (71 Nuh, 22-24)

“Ve elbette ben onların önlerinden ve arkalarından ve sağlarından ve sollarından, yani âlem-i şahadette düşmanın geldiği görülen dört cihetten onlara geleceğim. İblis, yani vehim ve kuruntu kuvveti, aşağıdan ahkâm-ı hissiye ve tedbir-i cüziye cihetinden gelmesi, dünyevi meşguliyetler kabilindendir. Dalâlete mecbur değildir. Belki tabii ilimler ve riyaziyede bazen onunla menfaat elde edilir. Ve akıl, bu ilimlerde kuvve-i vehimden yardım ister. Kalbin üst tarafından gelmesi İblis için mümkün değildir. Zira cihet-i ulviye, üst, yüksek cihet, yön, ruh tarafına gelen ve kendisinden hakiki ilhamlar, melekî bildirimler inen ve maarif ve ruhani hakikatler indirilen bir cihettir. Buna binaen, şeytanın vesvese edebileceği mevkiler dört cihet kalmış olur. Bu da Allah’ın mekrinden emin kılmak ve Allah Gafur-u Rahim’dir diye aldatıp, ibadetlerden geri bıraktırmakla, ya ön tarafından, yahut fakirlikten ve kendinden sonra evlâdını kaybetmekten korkutarak, evlatları için veya gelecekteki uzun ömrü düşündürüp, nefis için malı cem ve biriktirmesine teşvik etmekle arka tarafından, yahut fazileti kendisine mal edip süs ederek, fazıl ve ilmi ve ibadetleri ile gösterişe düşürüp, fazileti görüp Allah'tan mahcup, perdeli, kalmakla sağ tarafından, yahut kabahatlere, lezzet ve şehvetlere davet etmekle sol tarafından gelmesinden ibarettir. Ve insanların çoğunu, kuvvetler ve azalarını ve Allah'ın verdiği nimetleri ve Allah'a yaklaşım yolunda kullanıcı bulmayacaksın, dedi.” (7 Araf, 17)

Her insan, parmak izleri gibi birbirinden farklı, biricik, kendine özgü ve tektir. Herkesin mükemmelliği de, olgunlaşması da farklıdır. Herkes amacına ulaşma yolunda özgürdür. Kalbine ruhundan inen sese kulak vermesi ve ulvi emirlere uyması, bunlara göre kendini bilerek yücelmesi farklı koşullara tabidir. Fıtratına yüklenmiş, genlerine kazınmış, olan Tevhit İlmini uygulayıp yaşaması için Allah’ın sınamasına tabidir. Kendi bünyesindeki Nefsanî ve bedensel Gazap ve Şehvet Kuvvetlerinin aldatıcı ve geçici Hile ve Tuzaklarına düşmemesi de iradesine, amacına ulaşma yolunda kararlılığına, bağlıdır. Hepsi İlmin içinde yer alır. Tarihi yanılgılar Kitapta anlatılıp açıklanır, sorulduğunda bilenler tarafından söylenir. Hayatın vazgeçilmez koşulları arasında Şeytan da yer alır, insanı aldatmasına izin verilmiştir. Kuruntu, vehim, vesvese, yaşam koşullarını gerçekmişçesine zenginleştirir. Yaşam, Tagayyür kavramına göre gelişir yani ‘Farklılaşarak Belirginleşip Mükemmelleşme’, sınavı geçenler için bir süreçtir. Güzel ahlak sahibi olmak için engellere takılmamak ve tuzaklardan kurtulabilmek gereklidir. Allah, tuzak kuranların ve hile yapanların en hayırlısıdır. Kulların amaçlarına ulaşması için onları donatır, yol gösterir, yardım eder, yol boyunca teşvik etmek için ödüllendirir.

Umarım biz de mükemmelleşme, yücelme yolunda takılmadan, düşmeden ilerleriz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder