Tasavvuf
İlimdir
Kitabı okumak için, lütfen tıklayınız
Tasavvuf ledün
ilmine dayalı felsefî bir düşünce sistemini içeren tevhit ilmidir. Her ilim gibi belirli ilke ve esasları, yol ve yöntemi vardır. Düşünce enerji olduğu için,
düşünce sistemi enerjiyi üretme, yöneltme, yönlendirme ve yönetme sistemidir.
Felsefî oluşu yaşam enerjisinin belirli bir amaca yöneltilip yönetilmesidir.
Amacın saptanmasından ulaşılmasına kadar ilgili her manaya ve maddeye
hükmetmeyi kapsar. Girdilerin tümünü en uygun bir biçimde kullanarak bir ve tek
olan amaca ulaşacak şekilde birleştirip bütünleştirir. Tasavvuf böylece bir
tevhit ilmidir. Var olanları kesret, çokluk olarak ele alıp bir ve tek “var olan”
haline, vahdete dönüştürüp idrak etmek tek amaçtır. Yaşanacak bir bilgi ve
ilimdir.
İnsanın
çocukluktan gençliğe evirilmesi döneminde eğitim ve öğretim görmesi, yaşam
koşulları göz önüne alındığında, kaçınılmazdır. Önce çevre koşullarına uyum
gösterilmesi ve hayatta kalınması öğrenilir. Öğrenim süresince okuyup adam
olması öğütlenir. Aynı dönem içinde bir taraftan da iyi bir insan olması için
eğitilir. İnsan bir taraftan öğrenirken diğer taraftan eğitim alır. Sanki
öğrenim insanın olmasına, eğitim ise iyi olmasına yarar. Akıllı ve bilgili
olması insanın iyi ve yararlı olmasına, iyi bir insan olmasına yetmez.
Tasavvufun gerekliliği burada devreye girer, öğrenim ilmi bilmeye tasavvuf ise
ilme dayanarak kendini bilmeye yarar. İlmin kullanılmasında, ilimden
yararlanılmasında felsefe gereklidir. İlim elde edilerek âlim, tasavvuf ile
arif olunabilir. İkisinin bir insanda zirve yapması idealdir.
En büyük âlimler,
en büyük ilim insanları evrenin Büyük Patlama ile oluştuğunu ileri sürer. Bu
kuramın yerini alan yeni bir kuram henüz genel kabul görmemektedir. Ayrıca
Patlamadan önce ne vardı sorusunun cevabı hala “hiç” olmaktadır. Evren bir
patlamanın sonucunda yoktan var olmuştur. Fizik ilminin son aşaması ise kuantum
fiziğidir. Atom altı parçacıklarla ilgili kuantum fiziğinin temelinde halen
Heisenberg Belirsizlik Prensibi bulunmaktadır. Bu ilkeye göre kısaca belirli
bir ortam ve zamanda enerji yokluktan ortaya çıkabilir ve tekrar yok olabilir.
Enerji kütleye dönüşebileceği için de yokluktan kütle de var olabilir, yok
olabilir. Enerji ve kütlenin var olması ve yok olmasında geçerli olan
belirsizliktir, belirli bir bilimsel kural yoktur. Madde için yokluğu ısıtma
veya soğutma veya geçmesi gereken bir zaman bulunmaz. Büyük patlama için
gereken insanın hayal edemeyeceği sıcaklık nereden gelir, bu sıcaklık nereye
gider de soğuma gerçekleşir bilinmez ama bilimseldir.
Kur’anı
Kerim’de ilmin bugün bile belirsiz denilen bu alanına değinilmektedir. Kitapta “bir
emirle halen bile oluşum halindeki evrenin ‘hadis olur, fani olur’ şeklinde
olması istenmedi” denilir. (21.17). Kısaca, maddenin “var olur, yok olur”
halinde bir oluşuma tabi olmadığı, belirli bir düzen üzere olduğu
bildirilmektedir. Var olan evrenin eğlence olsun diye oluşmadığı, bir amaç için
var olduğu, bildirilmektedir. Allah evreni ‘bilinmeyi sevdiği’ için yoktan var
etmiştir. İlmin değinmediği “evvele” yer verilir ve bunu inkâr bilimsel olamaz.
Evren
sevgiden, sevgi içinde, sevdiği için vardır. Evrenin oluşumunun amacı Allah’ın
bilinmesidir. Tasavvuf ehline göre kendini bilen Allah’ı bilir. Var olmasını
bilen insan varlıkta kendisinin yokluğunu da idrak edebilir. Tasavvuf, ilim ile
dini tevhit eder, bilim ayrı din ayrı değildir. Pozitif sapı takılarak pozitif ilim diyerek çekiç gibi dine vurulmak istenmesi tam bir yanılgıdır. Negatif ilim olmadığı gibi dogma denilen dinde de kaldırılıp altına bakılmayan taş yoktur. Her konu ve husus akla ve mantığa uygundur, dinde dogma da yoktur. Akıl yoluyla aşka ulaşılır. Yoktan var oluş, varlıkta
yokluk idrak edilir. İnsan idrak ile olgunlaşır, bilinçli yaşar.
Kullandığımız her şeyin bir teknolojisi vardır. Zaman içinde teknoloji ilerler, her şeyin yenisi daha iyisi yapılır. İçten gelen veya doğan bir bilginin ortaya çıkışının tek yolu onun bir şekilde kullanılıp bir eşya halinde görünür olmasıdır. Belki de biz bir şey yapmıyoruz, bilgi bilinmek istiyor ve bilgi bizi kullanıyor. Biz teknolojiyi üretmiyoruz, teknoloji bizi çekip sürüklüyor. Bilgi geliyor, doğuyor, bilinmek istiyor, ortaya eşya olarak çıkıyor, yeni insan basamaklarına ulaşıp ileri gidiyor. Her şey ilmin maddeleşmiş halidir, insan da bu kapsamda ilimdir. Esas olan ilimdir, enerjiye dönüşür, enerji de her şeye dönüşür. İlim maluma tabidir, ilim kendiliğinden oluşmaz, rastgele, tesadüfen ortaya çıkmaz. Bilim insanları bile bunun böyle olduğunu söylemez. Enerji var olabilir, yok olabilir diyen alimler, ilim için başlangıç noktası vermez, nereden geldiğini düşünmez. Büyük Patlamadan önce var olan "hiç" idi ama "tam ve mükemmeldi", mükemmellik bir çeşit bozulma ile entropi kavramı ile ispat edilir.
Tasavvuf işe ilimden başlar, ilmin bir sahibi olduğunu söyler, bilginin bilinmek istendiğine değinir, her şeyin ilimden ibaret olduğunu savunur. Böylece önce ne var idiyse sonra da onun var olacağını, her an var olanın bir ve tek olduğunu ispat eder. Sarmal kavramı burada önem kazanır. Kromozomlar veya DNA ile bilinen "sarmal" en iyi örneğini "din ve bilim" ile ortaya koyabilir. Tasavvuf bu ikisini de tevhit eder. Bazıları dinin bazıları da bilimin diğerinden önce geldiğini savunur, herkes haklıdır!
Kullandığımız her şeyin bir teknolojisi vardır. Zaman içinde teknoloji ilerler, her şeyin yenisi daha iyisi yapılır. İçten gelen veya doğan bir bilginin ortaya çıkışının tek yolu onun bir şekilde kullanılıp bir eşya halinde görünür olmasıdır. Belki de biz bir şey yapmıyoruz, bilgi bilinmek istiyor ve bilgi bizi kullanıyor. Biz teknolojiyi üretmiyoruz, teknoloji bizi çekip sürüklüyor. Bilgi geliyor, doğuyor, bilinmek istiyor, ortaya eşya olarak çıkıyor, yeni insan basamaklarına ulaşıp ileri gidiyor. Her şey ilmin maddeleşmiş halidir, insan da bu kapsamda ilimdir. Esas olan ilimdir, enerjiye dönüşür, enerji de her şeye dönüşür. İlim maluma tabidir, ilim kendiliğinden oluşmaz, rastgele, tesadüfen ortaya çıkmaz. Bilim insanları bile bunun böyle olduğunu söylemez. Enerji var olabilir, yok olabilir diyen alimler, ilim için başlangıç noktası vermez, nereden geldiğini düşünmez. Büyük Patlamadan önce var olan "hiç" idi ama "tam ve mükemmeldi", mükemmellik bir çeşit bozulma ile entropi kavramı ile ispat edilir.
Tasavvuf işe ilimden başlar, ilmin bir sahibi olduğunu söyler, bilginin bilinmek istendiğine değinir, her şeyin ilimden ibaret olduğunu savunur. Böylece önce ne var idiyse sonra da onun var olacağını, her an var olanın bir ve tek olduğunu ispat eder. Sarmal kavramı burada önem kazanır. Kromozomlar veya DNA ile bilinen "sarmal" en iyi örneğini "din ve bilim" ile ortaya koyabilir. Tasavvuf bu ikisini de tevhit eder. Bazıları dinin bazıları da bilimin diğerinden önce geldiğini savunur, herkes haklıdır!